'Devlet adil yargılanma talebini ve adaleti sağlamak zorunda'

'Devlet adil yargılanma talebini ve adaleti sağlamak zorunda'
Savunmaya Özgürlük Koordinasyonu, ölüm orucunda olan avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ın tahliye edilmesine yönelik Bakırköy Dr. Sadi Konuk Hastanesi önünde basın açıklaması düzenledi.

Yağmur KAYA


ARTI GERÇEK - Âdil yargılanma talebi ile avukatların başlattığı ölüm orucu talebinin karşılanması yönünde iktidarı anayasal sorumluluklarını yerine getirmeye çağıran İHD İstanbul Eş Başkanı Gülseren Yoleri, "Insanlar 'Ben adil yargılanmak istemiyorum' dese bile devlet adil yargılanma ve adaleti sağlamak zorunda" dedi. 

Savunmaya Özgürlük Koordinasyonu, ölüm orucunda olan avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ın tahliye edilmesine yönelik Bakırköy Dr. Sadi Konuk Hastanesi önünde basın açıklaması düzenledi. 

"Savunmaya Özgürlük Ebru ve Aytaç serbest bırakılsın" pankartının açıldığı eylem de "Aytaç ve Ebru onurumuzdur" sloganı atıldı. İHD, TİHV'in katıldığı açıklamada ilk söz alan Av.Kemal Aytaç oldu. Aytaç avulatlar Timtik ve Ünsal'ın hiç hak etmedikleri bir şekilde hiç hak etmedikleri bir ceza ile karşı karşıya kaldıklarını ifade etti.  

'BİR MAHKEME DEĞİL, BİR İNFAZ BÜROSU VAZİFESİ GÖRÜLDÜ'

Sadece iki meslektaşı Timtik ve Ünsal'ın  değil 18 meslektaşlarının hak etmedikleri cezalar aldıklarını söyleyerek, hukuk adına, adalet adına, hak adına tam bir kepazelik ve rezilliğin yaşandığını kaydetti. Aytaç, "Bir mahkeme değil bir infaz bürosu vazifesi görüldü. Avukatlar duruşmaya alınmadı, atıldı. Hiç bir ciddi delil,belge olmaksızın yüzlerce yıllık cezaya çarptırıldılar. Bu aymazlık,bu hukuksuzluk uzun süre devam etti. Geldiğimiz noktada bu iki meslektaşımız bu hukuksuzluğa isyan ederek, bedenlerini ortaya koyarak ölüm orucuna başladı. Ikisi de kritik aşamada özellikle Ebru'nun durumu çok sıkıntılı çok kilo kaybı var. Ama bu ses duyulmuyor,bu çığlık duyulmuyor" diyerek avukatların adil yargılanma tabeplerinin bir an önce kabul edilmesi çağrısında bulundu. 

Avukatların infaz  bürosu eliyle cezalandırıldığına dikkat çeken Aytaç, "Akıl alır gibi değil. 13 gündür hastanedeler adli tıp 'cezaevinde yatamaz' diye rapor verdi. Cezaevi koşullarından daha kötü koşullarda burada cezaevindeler. Arkadaşlarımızın tahliyesini istiyoruz" diye konuştu.

'DEVLET ADİL YARGILANMAYI SAĞLAMAK ZORUNDA'

İHD İstanbul Şube Eş Başkanı Gülseren Yoleri ise, "Adil Yargılanma" ihlallarinin Türkiye'de bir hayli fazla olduğunu yargı pratiği "Adil Yargılanma" hakkının ihlali olarak var olduğunu söyleyerek, adalet talebenin ülkede yaşayan herkesin talebi olduğunu vurguladı. 

Yoleri, "adil yargılanma" talebinin bir talep olarak ileri sürülmeksizin devlet tarafından yerine getirilmesi gerektiğinin altını çizerek, hem anayasanın hem iç hukukun hem de Turkiye'nin  taraf olduğu uluslararsı sözleşmeler adil yargılanma talebinin ve adaletin sağlanması görevini devlete yüklediğini hatırlattı. Insanlar 'Ben adil yargılanmak istemiyorum' dese bile devlet adil yargılanmayı ve adaleti sağlamak zorunda olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:

'ÜLKEDE YARGININ BAĞIMSIZ OLMADIĞI KONUSUNDA YARGITAY BAŞKANI DA HEM FİKİR'

"Anayasa ortada iken iki avukat arkadaşımız, yargı organizasyonun üyesi iki avukat, adil yargılanma ve adalet sağlamak için ölüm orucuna yapmak durumunda kaldılar. Açlık grevi ya da ölüm orucu yapanlar sadece avulatlar değil çok sayıda kişinin adil yargılanma ve adalet talebi ile bu haklarını dile getirmeye çalıştıklarını da biliyoruz. Ama iki hukuk insanın ölüm orucuna başvuruda bulunmak zorunda kalması hepimizin yeniden tabloyu sorgulamak zorunda bırakılıyor. Bu ülke de yargının bağımsız olmadığı konusunda yargıtay başkanları bile hem fikir. Ülkede çözülmesi gereken pek çok sorun var. Hak ihlalleri yaşanıyor ve bu sorunların çözülmesi noktasında, çözücü rolü oynayacak siyasi iktidar ve devlettir. Biz bu yaklaşımı görmek istiyoruz."

Yoleri ardından konuşan Türkiye Insan Hakları Vakfi (TİHV) adına Ümit Efe konuştu. Avukatların adil yargılanma talebinin sağlanmasına yönelik mücadele etmekten avukatların sesi olmaktan vazgeçmeyeceklerini ifade etti. 

Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) adına Erdal Güzel ise, son yıllarda adil yargılanma taleplerine yönelik cezaevlerine açlık grevi ya da ölüm orucu eylemlerinin artığını dile getirerek sağlık emekçileri olarak bu eylemleri takip ediyoruz. Güzel, "Bu insanların temel talebi adalettir. Ulke öyle bir duruma geldi ki insanlar adaleti sağlamak için kendi bedenlerini ölüme yatırarak çözüm bulmaya çalıyor" diyerek bu eylemler ile sistemin ne kadar kilitlendiği, duyarsız olduğu, adalet kavramının Türkiye ve cezaevleri gerçekliğinden koltuğunun bir göstergesi olduğunun altını çizdi. 

Açıklama alkışlarla son buldu.

Öne Çıkanlar