Dersim Barosu: Gözaltılar ağır insan hakkı ihlalidir, IŞİD işgalini protesto kriminalize edilemez

Dersim Barosu: Gözaltılar ağır insan hakkı ihlalidir, IŞİD işgalini protesto kriminalize edilemez
'IŞİD işgalini protesto ve Kobane halkıyla dayanışmaya yönelik protestoların 6 yıl sonra kriminalize edilmesi çabası kabul edilemez'

ARTI GERÇEK- HDP’ye yönelik sabah saatlerinde Kobane eylemleri gerekçe gösterilerek yapılan operasyona ilk tepki veren baro, Dersim Barosu oldu.

Baro’dan yapılan açıklamada yargının siyasallaştığına dikkat çekildi, hali hazırda var olan soruşturmanın olduğu hatırlatarak, "Gözaltılar demokratik hakların kullanımına yönelik gözdağıdır" denildi.

Yaşanan gelişmelere ek olarak, "Aynı gün, İstanbul'da aralarında meslektaşımız  Av. Tamer Doğan ile gazeteci ve yazarların da bulunduğu pek çok kişi de ifade özgürlüğü kapsamındaki sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alınmıştır" bilgisinin paylaşıldığı açıklamada, "Bu gözaltılar, yargının yürütme gücüne bağlanmasının, demokratik hak ve özgürlüklerin siyasi iktidarın konjonktürel tercihlerine uygun olarak kriminalize edilmesinin yeni örnekleri olmuştur. Anayasal "bağımsızlık ve tarafsızlık" tanımının çok uzağına düşen iktidar yargısı pratiklerinden çokça tanık olduğumuz üzere, bu hukuksuzluk "yeni" veya "son" olmadığı gibi, demokratik haklara yönelik genel bir gözdağının parçasıdır" ifadelerine yer verildi.

ÇÖZÜM SÜRECİNE HATIRLATMA

Çözüm sürecinde de benzer durumun yaşatıldığının altı çizildiği açıklamada, "Benzer şekilde; iktidarın "çözüm süreci" olarak adlandırdığı 2010-2013 yıllarında siyasi protokolde yer alan TBMM Anayasa uzlaşma komisyonuna davet edilen bir demokratik platform olan DTK çalışmalarına katılan muhalif siyasi parti yöneticileri, gazeteciler aynı siyasi iktidarın bugünkü tercihlerine uygun olarak keyfi yargısal kararlarla cezalandırılmaktadır. Bu keyfiyetin yakın örneği de Emek Partisi yöneticisi, Evrensel gazetesi yazarı Yusuf Karadaş'ın DTK Tarım İşçileri Kurultayıyla ilgili katılımı gerekçe gösterilerek 10 yıl 6 Ay hapis cezasıyla cezalandırılması olmuştur" denildi.

‘IŞİD’E YÖNELİK PROTESTOLAR KRİMİNALİZE EDİLEMEZ’

IŞİD’in BM kararıyla insanlık ve savaş suçlusu olarak tanımlandığının hatırlatıldığı açıklamada Kobane’de örgütün işlediği suçlara dikkat çekilerek, "IŞİD işgalini protesto ve Kobane halkıyla dayanışmaya yönelik protestoların 6 yıl sonra kriminalize edilmesi çabası kabul edilemez" ifadesi kullanıldı.

Yapılan operasyonun AİHM kararını etkisiz kılma çabasının ürünü olduğunun kaydedildiği açıklamada, "Bu "suç vasıflandırmasının" bir yanı, eski HDP eş başkanlarından Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğunun "siyasi kötüniyetle tutma" ve AİHS 18. madde ihlali olduğuna dair AİHM kararını etkisiz kılma çabasıdır. Ancak, bu gözaltılar, AİHM kararıyla tescillenen iktidara bağımlı yargı pratiğinin ne kadar yaygın olduğunu gösteren yeni bir örnek olmuştur" belirlemesine yer verildi.

Barodan yapılan açıklamanın devamında şu ifadeler kullanıldı:

HDP yöneticileri için zaten bu konuda yürüyen bir soruşturma vardır, aynı konuda yeniden soruşturma açılması ve bu kapsamda yeni gözaltılar uygulanması ağır insan hakları ihlalidir. Daha önce kayyım atanma çabası sonuçsuz kalan Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen'in bir de bu vesileyle gözaltına alınması da manidardır.

Öte yandan 6 yıl önceki protestolar gerekçe gösterilerek bugün yasal bir siyasi partinin yönetici ve üyelerinden 82 kişinin yasa dışı örgüt üyeliği ithamıyla gözaltına alınması demokratik örgütlenmeler ve demokratik hakların kullanımına yönelik bir bastırma/zapturapt altına alma girişimidir; İlk olmayan ve son da olmayacağı görülen bu gözaltı dalgaları ve iktidara bağımlı yargısal kararlarla; fiilen Anayasa ve yasalar yok sayılmakta; siyasi iktidar temsilcilerinin dönemsel değerlendirmeleri yasa yerine ikame edilmekte,  yasal/demokratik örgütlenmeler, demokratik hakların kullanımı adeta yurttaş için bir tuzak ve kapan olarak işletilmekte ve suç tanımı öngörülemez hale getirmektedir. 

‘DEVLET YURTTAŞA TUZAK KURAMAZ’

Muhalif siyasi örgütlenmeler, yasanın değil, iktidar partisinin suç nitelemeleriyle cezalandırılmakta, örgütlenme özgürlüğü ve demokratik çoğulculuk yok edilmektedir. Bir demokratik hukuk devletinde bu uygulamalar kabul edilemez, devlet yurttaşa tuzak kuramaz, yargı iktidar partisinin keyfiyetiyle hareket edemez.

‘GÖZALTILAR SERBEST BIRAKILSIN’

Gözaltına alınanlar için 24 saat avukat kısıtlaması uygulanması, savunma hakkını kısıtladığı gibi, yargının 
kurucu unsuru olan avukatı da potansiyel kriminal varlık olarak nitelemesi nedeniyle kabul edilemez bir hukuksuzluktur.

Savcılara ve yargıçlara bir kez daha Anayasa, BM Sözleşmeleri ve AİHS gereği yargı bağımsızlığına riayet etmeleri, Budapeşte ve Bangolar Etik İlkelerine uygun davranmaları gerektiğini hatırlatıyor ve tüm gözaltıların serbest bırakılması talebimizdir.

Öne Çıkanlar