Demokrasi ve Özgürlük Konferansı: Geleceğe çağırıyoruz

Demokrasi ve Özgürlük Konferansı: Geleceğe çağırıyoruz
Bugün son oturumu yapılan Demokrasi ve Özgürlük Konferansı'nın ilk gününde çok sayıda katılımcının ve izleyicinin katıldığı panellerde Türkiye'nin geleceğinin inşası tartışıldı.

Birçok siyasi parti, sivil toplum kuruluşu ve mücadele platformu sözcülerinin katılımıyla gerçekleşen Demokrasi ve Özgürlük Konferansı’nın "Çıkış Yolu" temalı ikinci oturumu gerçekleştirildi.

Oturumda, sırasıyla CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Anavatan Partisi eski genel başkanı Nesrin Nas, HDP milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, Anti-kapitalist Müslümanlar oluşumundan İhsan Eliaçık, gazeteci Yavuz Baydar, akademisyen Nazan Üstündağ, ve Yeşil Sol Parti eşbaşkanı Ayşe Erdem söz aldı. Oturumun moderatörlüğünü Türkiye-Almanya Kültür Forumu Sözcüsü ve belgesel yönetmeni Osman Okkan yaptı.

'ALTI PARTİNİN BİLDİRGESİ HDP'NİN TUTUM BELGESİ'NE PARALEL OKUNMALI'

Oturumun ilk konuşmacısı CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu iki konuya ağırlık verdi. Tanrıkulu önce ‘Altı denetim mekanizmasını’ saydı: Yargı, Sivil Toplum, Medya, TBMM, Akademi ve  Uluslararası kurumlar.

Tanrıkulu daha sonra altı siyasi partinin ortak bildirgesine atıf yaparak, bu bildirgenin "Türkiye’nin seçim sonrası demokratikleşme meselesine dair çerçeve bir metin olduğunu ve bu metnin  HDP’nin ‘Tutum Belgesi’ ile paralel okunması gerektiğini’’ ifade etti.

Anavatan Partisi Eski Genel Başkanı Nesrin Nas, iç ve dış politika arasındaki ilişkiyi değerlendirirken ekonomik ve siyasi bağlantılara bakılması gerektiğini belirtti. 

Nas, Ukrayna krizine ilişkin "Bu savaşta en tehlikeli gördüğüm şey, Putin’in muzaffer çıkması halinde taklitlerinin çoğalacağı. Ukrayna işgali başarılı olursa dünyada başka işgalleri teşvik edeceğini düşünüyorum" dedi.

HDP Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, konuşmasında muhalefetin amaçlarını açıkladı, "Çıkış yolunun anahtarı, ceberut iktidardan meşru biçimde kurtulmaktır. Bu anahtar, HDP tarafından 31 Mart yerel seçimlerinde gösterildi’’ görüşünü hatırlattı. Tiryaki, "HDP’nin yürüttüğü Demokrasi ittifakı çalışması, ülkedeki arayışlara cevap olacaktır’’ dedi.

ELİAÇIK: GEZİ BİZİ İYİ BİRLEŞTİRMİŞTİ

Yurtdışı çıkış yasağı nedeniyle oturuma çevrimiçi katılan Anti Kapitalist Müslümanlar temsilcisi İhsan Eliaçık, konferansda son derece önemli tespit ve görüşlerin dile getirildiğini söyledi. Eliaçık, "Türkiye muhalefetinin yaratıcı  yeteneklere ihtiyacı var. İttifak yeteneğine, takım oyunu yeteneğine ihtiyacımız var’’ gözlemini aktardıktan sonra "Tek adama karşı çok adamlara ve çok kadınlara gereksinim var’’ dedi.  Eliaçık bir hatırlatma ile sözlerini tamamladı: "Gezi, bizi iyi birleştirmişti’’.

Gazeteci Yavuz Baydar, Cumhuriyet’in temel ilkelerinin başlangıçtan itibaren net bir şekilde ortaya konmamasının, sorunları kartopu gibi büyümesine yol açtığını belirtti. Baydar, "Çıkış yolu için en temel başlangıç, kısa ve net bir anayasa ile beraber genel siyasi af ilanıdır" dedi. Konuşmasına devamla çıkış yolunun önünde "Seçmenlerdeki kargaşa hali", "Seçim adaleti ve güvenliği", "Medyanın seçimler üzerindeki manipülatif rolü"  gibi temel engellerin bulunduğunu söyledi.

Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü İbrahim Akın, öncelikle iktidarın yer altı ve yer üstü kaynakları talan ederek ülkeyi derin bir ekolojik krize sürüklediğini söyledi. Akın, "Bu nedenle hasar tespitinin başında ekolojik krizin gelmesi gerekir’’ dedi. Çözüm yolu olarak ittifakların önemine dikkat çeken Akın, ’’Millet İttifakı’nın HDP ile kuracağı açık ve meşru ilişki, ittifaktan daha etkili olacaktır" görüşünü savundu. 

'FARKLI SİYASİ HAREKETLER BİR ARAYA GELMELİ'

Akademisyen Dr. Nazan Üstündağ, otoriter rejimlerin yöntemlerinden birisinin halkı yormak ve umutsuzluğa düşürmek olduğunu belirterek bu ruh halinden çıkılması gerektiğini vurguladı. Üstündağ, "Farklı siyasi hareketlerin topluma, kadına ve ekolojiye saldıran güçlere karşı bir araya gelmesi gerekiyor. Bu olmazsa özgürlük arayışının yolu açılmayacak. Bunu Sur olaylarında deneyimledik" dedi.

HDP eski Milletvekili Sibel Yiğitalp, bu konferansa Türkiye’nin  çok ihtiyacı olduğunu fakat önemli olanın bu konferanstan sonra ne yapılacağı olduğunun altını çizerek "Burada konuşulanların hayata geçmesi için konferanstan sonra herkesin ev ödevlerini yapması, teoriyi pratiğe çevirmesi gerekli, ancak böyle yaparak yol alabiliriz" dedi. 

Türkiye’de mücadele edenlerin, onların yarısı kadar mücadele etmeyenler tarafından eleştirildiğini hatırlatan Yiğitalp, "Özellikle Kürtlere, Alevilere, Ermenilere ve tüm ‘diğerlerine’ ne yapmaları gerektiği anlatılır, akıl verir. Ama artık durum değişti, Türkiye’de eziyet görenler çoğaldı, ortak payda büyüdü. Bu durum toplumsal muhalefeti örgütleme konusunda önemli, bu anlamda başarılı olacağına inanıyorum" diye konuştu.

Konferansın ilk günkü birinci bölümü hakkında Organizasyon Komitesi adına bir sorumlu şu değerlendirmeyi yaptı: "Bugün öğleden sonraki oturumda çıkış noktasından sonra birlikte "Nasıl  bir gelecek kuracağız?" meselesi tartışılacak. Bu çok önemli bir etap. Geleceği birlikte nasıl kuracağız? 

‘Geleceğe çağırıyoruz’ dedik. Bu konferansa başlarken, bu noktada gelecegi birlikte kurarken herkesin farklılıklarıyla eşitlik ve özgürlük temelinde bir arada nasıl bir yaşam, nasıl bir demokrasi, nasıl bir Türkiye özlüyoruz? Kadınların özgürlük taleplerinin, işçilerin emekçilerin eşit hak taleplerinin karşılandığı, cezaevlerinin cenaze evlerine dönüşmediği, insanların düşüncelerini özgürce ifade ettiği, farklı kimlik ve kültürlerin özgürce yaşayabildiği bir Türkiye’nin hayalini kuruyor ve özlem duyuyoruz." dedi.

İkinci panelin ardından salondaki katılımcıların sorularını yanıtlayan konuşmacılar, merak edilen noktalara da değindiler.

'BİRBİRİMİZİ AFFEDEBİLECEK MİYİZ?'

Demokrasi ve Özgürlük Konferansı’nın öğleden sonraki ‘’Geleceğin İnşası" konulu üçüncü oturumu gazeteci Can Dündar’ın moderatörlüğünde başladı. Dündar, ’’Toplumsal barış nasıl sağlanacak? Birbirimizi affedebilecek miyiz?" sorusu ile başladığı açılış konuşmasına, kurumsal yıkım ile beraber yargı bağımsızlığına ve polisin faşizm aracına dönüştüğüne dikkat çekerek sözü üçüncü oturum konuşmacılarına bıraktı. Üçüncü oturumda hukukçu Rıza Türmen, Prof.Dr. Nora Şeni,  yazar Aslı Erdoğan, HDP Milletvekili Tülay Hatimoğulları, siyasetçi Hatip Dicle, HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Boğaziçi Üniversitesi akademisyeni Dr. Can Candan söz aldı.

TÜRMEN: YA RUS DÜNYASI YA DEMOKRASİ 

Oturumun ilk konuşmacısı diplomat ve hukukçu Rıza Türmen, ‘’Türkiye’de yeniden inşanın ancak ezilen kitlelerle birlikte, hak sahibi olma hakkından yoksun kalan kitlelerle, kollektif kurucu irade sayesinde mümkün olabileceğini’’ belirttikten sonra Parlamenter demokrasinin otoriterliğe, insanların siyasetten uzaklaşmasına, çoğunluğun azınlıklara tahakkümüne neden olduğu tespitinde bulundu.

Türmen, gelecekte Türkiye’nin ‘’Ya Rus dünyasının bir parçası ya da demokratik bloğun bir üyesi olabileceğini’’ savundu. ’’Türkiye’de sorunların aşılması için parlamenter demokrasinin katılımcı ve müzakereye açık olması gerekir. Merkezde karar mekanizmasına halkın katılması ve bilhassa yerel düzeyde de katılımcı demokrasilerin halk meclisleri aracılığı ile güçlendirilmesi gerekir" dedi

PROF. ŞENİ: AB GÜÇLENİYOR

Söz alan Prof. Dr. Nora Şeni, Rusya’nın Ukrayna’nın işgali ile değişen Avrupa Birliği, ABD ve NATO ilişkilerinin yeniden araştırılması ve yorumlanması gerektiğini belirterek şu noktalara değindi: ‘’Çözüldüğü düşünülen Avrupa Birliği, Ukrayna Savaşı sonrası yeniden birleşiyor ve NATO özellikle Avrupa’daki gücünü artırıyor. Geleceğin inşasının başarılı olmasının ise bu yeni parametrelerin doğru anlaşılması ile mümkün olabilecektir.’’

GERGERLİOĞLU: İŞKENCEYE KARŞI MÜCADELE

HDP  milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, konuşmasına, Türkiye’de halen ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığını belirterek, bilhassa işkencenin yaygın ve sistematik haline geldiğini, buna karşın demokratik kitle örgütlerinin ve Baroların bu konuda yetersiz kaldığını belirterek başladı. İşkence başta olmak üzere KHK, hasta mahpuslar gibi insan hakları ihlalleri için radikal söylemlere ihtiyaç olduğunu vurguladı. 2023 seçimlerinde Erdoğan’ın devletin bütün imkanlarını kullanarak tekrar iktidara gelmesinin çok uzak bir ihtimal olmadığını vurgulayarak tehlikeye dikkat çekti.

HATİMOĞULLARI: KADIN HAREKETİ KAZANIMLARI TEK TEK YOK EDİLİYOR

HDP Adana milletvekili Tülay Hatimoğulları, ‘’Geleceğin inşasının ancak Demokratik Cumhuriyet ile başarıya ulaşacağını’’ vurgulayarak söze başladı. Hatimoğlu, konuşmasına devamla ‘’Otoriteleşmeye ve faşizme karşı olan herkesin demokrasi ittifakı içinde yer alması gerekir. Bu ittifakın gelecekte özel olarak kadın hareketi ile ilgilenmesi gerekir çünkü mevcut iktidarın bugüne dek elde edilen kadın hareketi kazanımlarını tek tek yok ettiğini görüyoruz’’ dedi.  Hatimoğulları, demokrasi ittifakının başarılı olması için Kürt sorunun demokratik çözümü için somut adımlar atması gerektiğinin altını çizdi. Çözüm konusunda muhalefetin zor ve sert bir sürece hazırlık yapması, bütün olarak hareket etmesi, sokakta ve yaşamın her alanında örgütlenilmesi gerektiğini savundu.

CAN CANDAN: ÖZERK ÜNİVERSİTE

Boğaziçi direnişinin özgür, özerk ve katılımcı bir üniversite hayali  ile 426 gündür devam ettiğini belirten Dr. Can Candan, üniversitelerin geçici siyasi iktidarların tahakkümünden uzak, akademik özgürlüğün sağlandığı ve her türlü hiyerarşiyi reddeden kurumlar olması gerektiğini vurgulayarak demokrasi ittifakını bu ideallerin nasıl gerçekleşeceğini hayal etmeye çağırdı.

ASLI ERDOĞAN: İKTİDAR İŞKENCEYİ SAKLAMA GEREĞİ DUYMUYOR

Yazar Aslı Erdoğan, elinde utanç verici bir insan hakları ihlalleri listesi olduğunu, bu listede bilhassa işkence yasağı ihlallerinin çok fazla olduğunu belirtti. Kendisi de işkence mağduru olan Aslı Erdoğan, mevcut iktidarın işkence vakalarını saklama gereği duymadığını bilakis bu vakalar ile övündüğü belirtti. Hasta tutsaklar için demokrasi ittifakının bir çalışma yapması gerekliliğine dikkat çekerek, ‘’İnsani olan her şeyin paramparça edilmediği bir insan hayaline ihtiyacımız var" dedi.

HATİP DİCLE: CESARET BÜYÜMESİ FAŞİZMİN ÇÖZÜLMESİNİ YAKLAŞTIRACAK

Türkiye’de oligarşik cumhuriyetin tıkandığını belirten Hatip Dicle, çözümün 1921 Anayasası’nın güncelleştirilmesi ve Rojava ruhu ile birleştirilmesi sayesinde mümkün olabileceğini ifade etti. Dicle, ‘’Bu süreçte Sayın Öcalan’ın özgürlüğünün de bu inşada önemli bir rol oynayacağını’’ vurguladı.  HDP Diyarbakır eski milletvekili ‘’Cesaretin büyümesi, faşizmin çözülmesini yaklaştıracaktır. Demokratik devrimci güçler mücadelesine devam etmelidir" diyerek sözlerini tamamladı.

Üçüncü panelin ardından salondaki katılımcıların sorularını yanıtlayan konuşmacılar, merak edilen noktalara da değindiler.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar