Demokrasi ve Özgürlük Konferansı: 'Bu inisiyatifleri güçlendirmek ve yaymak gerek'

Demokrasi ve Özgürlük Konferansı: 'Bu inisiyatifleri güçlendirmek ve yaymak gerek'
Konferansın ikinci gününde 17 dernek, platform ve inisiyatifin temsilcileri söz aldı. Akademisyen Can Candan, “Böyle buluşmalar, yeni buluşmalara da vesile olacaktır" dedi.

Berlin’de 5 Mart Cumartesi günü başlayan "Demokrasi ve Özgürlük Konferansı", ikinci gününde "Toplumsal Muhalefet" temalı oturum ile başladı. Moderatörlüğünü Dr. Nil Mutluer üstlendiği konferansın en geniş katılımlı bu oturumunda hak ve adalet arayışı mücadelesini sürdüren 17 dernek, platform ve insiyatifin temsilcileri söz aldı.

BARIŞ ANNESİ: CENAZELERİMİZ BUZDOLABINDA

Panelde ilk sözü alan Barış Anneleri’nden Nafiye Yiğit, Kürtçe yaptığı çevrimiçi konuşmasında, Kürt annelerinin yıllardır barış için mücadele ettiğini, buna karşılık çocuklarının cenazelerini buzdolabında saklamak zorunda kaldığını söyledi. Yiğit, "Çocuklarımızın cenazelerini bize kargoyla gönderdiler" dedi ve Avrupa’da yaşayan insan hakları savunucularına barışa destek vermesi için çağrıda bulundu.

ELVAN: İTTİFAK GEREKLİ

Gezi Aileleri insiyatifinden Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, mevcut siyasi iktidarın barış, huzur ve adalet getirmesinin imkansız olduğunu, bu nedenle mevcut ittifakların güçlendirilmesi gerektiğini belirtti.

KIT: LİDERSİZ BİR DÜNYA

Kaz Dağları İnisiyatifinden Onur Kıt, tüm dünya üzerinde aynı oksijeni soluyan herkesin eşit haklarla yaşadığı, hak hukuk ve adaleti gözeten, lidersiz bir dünya kurulması gerektiğini belirtti ve "Lider seçmeyi bırakmamız gerekiyor." dedi.

GÜLER: KAYYIMLAR YALNIZDIR, BİZLER DEĞİLİZ

Boğaziçi Dayanışma Meclisi’inde Ecem Nur Güler, Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan kayyumun, yerel yönetimlere atanan kayyumların bir tezahürü olduğu belirtti ve "Türkiye’de göz yumulan kayyum gerçeği, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin direnişi ile görünür oldu" görüşünü savunduktan sonra "Birlik olduğumuz sürece kazanacağız’’ dedi. Kayyumlar yalnızdır. Bizler değiliz" ifadelerini kullandı.

MASİDE OCAK: HATIRLAMAK YÜZLEŞMEKTİR

Cumartesi Anneleri İnisiyatifi adına konuşan Maside Ocak "Unutmak rıza göstermeye dairdir, hatırlamak ise yüzleşme, hesaplaşma ve adaletle ilişkilidir" dedi. Ocak, konferans katılımcılarına, Şenyaşar ailesinin Şanlıurfa Adliyesi önünde  9 Mart tarihinde gerçekleşecek olan eyleme destek vermesi çağrısında bulundu.

KARATAŞ: TÜRKİYE TARİHİ BİR HAPİSHANELER TARİHİDİR

Tutsaklarla Dayanışma İnisyatifi adına konuşan Uğur Karataş, "Türkiye tarihi aynı zamanda bir hapishaneler tarihidir" diyerek başladığı konuşmasında, cezaevlerindeki ömür boyu hapis cezası almış yaklaşık 1600 tutsaktan 600'ünün ağır hasta olduğunu kaydetti. Devletin her saldırı ve baskısına karşı, tutsakların bunu yıkabileceğini ve Türkiye’deki hapishaneler sorununun dışarıdaki direniş ve tutsak ailelerin kararlılığı ile aşılabileceğini belirtti.

'ALEVİLERİ YÖNETİME ORTAK BİR TOPLUM OLARAK GÖRMEK İSTİYORUZ'

Demokratik Alevi Dernekleri Federasyonu adına söz alan eşbaşkanı Hüseyin Mata, Aleviliğin bir inanç grubu olmasının yanı sıra, ilkeleri gereği Alevilerin demokratik oluşumların yanında olmasının elzem olduğunu belirtti ve Alevilere yönelik sistematik ayrımcılıkla sonuna kadar mücadele edileceğini belirtti. "Alevileri, yönetilen bir toplum olarak değil yönetime ortak bir toplum olarak görmek istiyoruz’’ dedi.

TURHALLI: ACILARI YARIŞTIRMAYIN 

Kürdistan İslam Toplumu Genel Başkanı Hafız Ahmet Turhallı konuşmasına, ‘’Kürdistan’daki şiddete’’ vurgu yaparak başladı. ‘’Acıları yarıştırmaktan çok, acıları iyileştirmeyi düşünmemiz gerekir’’ hatırlatmasını yaptı ve "Mesele İslam’dan değil, iktidardan kaynaklanıyor" dedi.

10 Ekim Aileleri İnisiyatifi adına konuşan Erdoğan Tedik, yıllardır süre gelen iktidar şiddetine vurgu yaparak, katliamlara sebep olan ve göz yuman kamu görevlilerinin insanlık suçundan yargılanmasını talep ettiklerini dile getirdi.

KAPLAN: AZINLIKLAR BİRLEŞMELİ

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Gani Kaplan, Alevilerin politik duruşlarının homojen olmadığına dikkat çekti ve sağcı partilerin aldığı Alevi oy oranının düşürülmesi için çalıştıklarını belirtti. Kaplan, Alevi toplumun başka mezheplere mensup kişiler ile arasında bir sorun olmadığını vurgulayarak, "Türkiye’de yaşayan azınlıkların birleştiği takdirde aşamayacağı bir sorun yoktur" dedi.

ENCÜ: KATLİAMCI ZİHNİYETİN ÖNÜNE GEÇEBİLİRİZ

Roboski Aileleri adına söz alan Ferhat Encü, Roboski katliamının sadece mevcut iktidarın zihniyetinin bir ürünü olmadığını, yıllardır süregelen Kürt düşmanlığının bir sonucu olduğunu belirtti. Katliam sonrasında faillerin cezalandırılmadığına da dikkat çeken Encü, "Acılarımızı ortaklaştırarak toplumsal muhalefeti birleştirdiğimiz zaman katliamcı zihniyetin önüne geçebiliriz" dedi.

Doğu-Güneydoğu Dernekleri Platformu Başkanı Abdülhakim Daş, Kürt sorununa yönelik bir yol haritası çizilmediği sürece demokrasi ittifakının hedefine ulaşamayacağını belirtti. Demokratik anayasa gerekliliğinin altını çizen Daş, "Türkiye’nin haklar mezarlığına dönüşmesinin sebebi ulus devlet anlayışıdır" dedi.

İTTİHAT TERAKKİCİ ZİHNİYET

Ezidi inancının iktidar nezdinde bir hükmünün bulunmadığını ve buna dair tüm çabaların boşa çıktığını belirten Ezidi siyasetçi Ali Atalan, muhalefet partilerinin benimsediği İttihat Terakkici zihniyetin bu amaca hizmet ettiğini ifade etti. Atalan, bu bağlamda, alternatif olduğunu iddia eden CHP’nin bazı kavramları kullanmakta çekindiğini vurguladı. Atalan, "Türkiye’nin zihinsel bir devrime ihtiyacı var, buna hepimiz hazırlıklı olmalıyız. Demokratların, faşistler kadar cesur olmadığı bir ortamda, demokrasi de mümkün olmayacaktır" dedi.

BAYRAK: İKTİDARIN ALEVİ TASAVVURU TAMAMEN YANLIŞ

Demokratik Alevi Dernekleri Federasyonu ve FEDA Temsilcisi Mehmet Bayrak, yıllardır Alevilere uygulanan ayrımcılıklara dikkat çekerek, bugün iktidarda olan Erdoğan’ın belediye başkanı olduğu zamanlarda bile bu konudaki karnesinin kabarık olduğundan bahsetti. "İktidarın yansıttığı Alevi tasavvuru tamamen yanlış" diyen Bayrak, Türkiye’deki Alevilerin taleplerinin çok daha farklı olduğuna dikkat çekti.

RHAWİ: İNKAR EDİLİYORUZ

Avrupa Süryaniler Birliği (ESU) adına konuşan Shlemun Elber Rhawi bu konferans örneğinde olduğu gibi toplumun tüm kesimlerinin bir araya geleceği çalışmaların sürdürülmesi gerektiğini belirterek sözlerine başladı. Eşit temsili ele alan, tüm kesimleri koruyacak yeni bir anayasının demokratik bir sistem için şart olduğunu belirten Rhawi "Süryanilerin yerli ve kadim bir halk olarak tanınmasını istiyoruz. Süryani diye resmi bir şey yok, açıkça inkar ediliyoruz" diyerek hak taleplerini iletti.

AVRAS: MAKBUL TÜRK OLMAYANLARA ŞİDDET

İlk oturumda son olarak, Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi adına söz alan Hamdullah Avras, Türkiye’de ölülere ve ölülerin hatırasına yönelik fiziksel şiddet başta olmak üzere çok yönlü şiddetin devam ettiğini belirtti. Avras, şiddetin tek bir gruba yönelik olduğuna dikkat çekerek "Makbul Türk olmayan herkese şiddet uygulandığı gibi cenazesine de hakaret ediliyor" dedi.

Oturum moderatörü Dr. Nil Mutluer'in kapanış  konuşmasıyla sonlandırıldı.

CAN CANDAN: ÇOĞALTMAK, GÜÇLENDİRMEK, YAYMAK GEREK

Konferansın katılımcılarından akademisyen Can Candan, özgürlük ve demokrasi talebi ile bir araya gelinmesini ve tecrübelerin aktarılmasını çok değerli bulduğunu belirtti. Candan, "Böyle buluşmalar, yeni buluşmalara da vesile olacaktır. Bu açıdan da çok önemli olduğunu düşünüyorum. Verilen bir çok mücadelenenin ortak noktalarını gösteren bu tip konferansların Türkiye’de de yapılması ve kamu oyunun ilgisini çekmesi gerekiyor. Bu tip inisiyatifleri çoğaltmak, güçlendirmek, yaymak gerekir" dedi.

ORGANİZASYON KOMİTESİ: DAYANIŞMA BAŞARILI

Organizasyon komitesinden bir yetkili de şu görüşleri dile getirdi:

"Başlangıçtaki hedefimiz bu toplantıda birlikte nasıl konuşacağımızı, nasıl hareket edeceğimizi, yeniden yapılanacağımızı, daha da önemlisi ortak sözü eyleme döküp dökemeyeceğimizi tartışabilmekti. Bu anlamıyla konferans son derece iyi gidiyor. Geçmişten birçok ders almışız; acılarımızı süzüp dindirip beraber hareket edebileceğimiz bir bilgeliğe ulaştığımıza inanıyor, ortak eyleme varabileceğimizi düşünüyorum. Sabahki oturum, hak ve adalet arayışıyla örgütlenmiş, giderek genişlemiş adalet arayışlarıyla bir araya gelmeyi başarmış olan çeşitli grupların mücadele süreçlerini anlatıyor. Bu anlamda bugünkü oturumun tek başına dahi, örgütlenmeye, bir araya gelebilmeye, böylece organizasyon dayanışması konusunda bir model geliştirmeye başladığını görüyorum’’.

 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar