Danıştay kararına iki hakim şerh koydu: Anayasa ve uygulamalara aykırı

Danıştay kararına iki hakim şerh koydu: Anayasa ve uygulamalara aykırı
Danıştay'ın, İstanbul Sözleşmesi'nin feshinin iptalini reddetmesi kararına şerh düşen iki üye, kararın hem Anayasa'ya hem de uygulamalara uygun olmadığını vurguladı.

Danıştay 10’uncu Dairesi'nin, İstanbul Sözleşmesi'nin feshine ilişkin Cumhurbaşkanı Kararının iptal istemini reddetmesi, 2'ye karşı 3 oyla alındı. Üyelerden İbrahim Topuz ve Ahmet Saraç aleyhte oy kullandı. 

Topuz ve Saraç, düştükleri muhalefet şerhlerinde, iptal isteminin reddinin Anayasa'ya aykırı olduğunu ve hukuken geçerli olmadığını vurguladılar. 

'ANAYASA YÖNÜNDEN UYGUN DEĞİL'

İki üye tarafından düşülen şerhte, uluslararası anlaşmaların feshedilmesinin Cumhurbaşkanı'nın yürütme yetkisinde olmayıp, Meclis'İn yasama faaliyetine ilişkin olduğu, bu nedenle de iptal isteminin reddinin Anayasa'ya aykırı olduğu vurgulandı ve şöyle denildi:  

"TBMM tarafından Anayasa’nın 90. maddesinin 1. fıkrası kapsamında çıkarılan uygun bulma kanununa bağlı olarak onaylanan milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Anılan andlaşmaların feshedilmesine ilişkin işlemlerin Cumhurbaşkanının yürütme yetkisinde olmayıp, TBMM’nin yasama faaliyetine ilişkin olması nedeniyle, Anayasanın 104. maddesinin 17. fıkrası uyarınca Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenmesi mümkün değildir" 
"Sözleşmenin temel hak ve özgürlüklere ilişkin olması nedeniyle, aynı konuda kanunlarla farklı hükümler içermesi durumunda Anayasa'nın 90. maddesinin 5. fıkrası uyarınca sözleşme hükümlerinin esas alınacağı tartışmasız olup; usulüne göre yürürlüğe konularak kanun hükmü kazanan milletlerarası andlaşmaların hukuk sistemine etkileri de göz önüne alındığında, bu andlaşmaların hükümlerinin değiştirilmesi, sona erdirilmesi, feshedilmesi gibi hususların yasama faaliyeti kapsamında olduğu ve Anayasanın 104. maddesinin 17. fıkrası uyarınca Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenemeyeceği açıktır." 

'YETKİDE VE USULDE PARALELLİK İLKESİNE AYKIRI'

İbrahim Topuz ve Ahmet Saraç ayrıca Danıştay'ın verdiği, iptal isteminin reddi kararını 'Yetkide ve Usulde Paralellik İlkesi' yönünden de uygun olmadığına dikkat çekti. 

"Bir işlem hangi usule uyularak tesis edilmişse aynı usule uyularak geri alınması, kaldırılması veya feshedilmesi gerekmektedir" ilkesine dikkat çeken iki hukukçu bunun da yerine getirilmediğini belirtti: 

"Davanın açıldığı tarih itibarıyla; dava konusu Cumhurbaşkanı Kararı ile feshedilen sözleşmenin onaylanmasına ilişkin 6251 sayılı Kanun'un yürürlükten kaldırılmamış olması veya dava konusu Cumhurbaşkanı Kararı alınmadan önce sözleşmenin sona erdirilmesinin uygun bulunduğuna ilişkin yeni bir kanun çıkarılmamış olması nedeniyle dava konusu Cumhurbaşkanı Kararında yetkide ve usulde paralellik ilkesi uyarınca hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır."

'FESHİN İPTALİ, KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN ÖNLEMESİNDE EKSİKLİĞE NEDEN OLDU'

İbrahim Topuz ve Ahmet Saraç, İstanbul Sözleşmesi'nin feshi ile birlikte içeriğinin, kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda eksikliğe neden olduğu ve bu sebeple feshin hukuken geçerli bir gerekçeye dayanmadığını da vurguladı: 

"Davalı idarenin savunmasında, dava konusu Kararın esasına yönelik olarak, "... Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, temel hak ve özgürlüklere ilişkin tarafı olduğumuz diğer milletlerarası andlaşmalar, kanunlarımız ve ilgili diğer mevzuat, kadınlara yönelik şiddetle mücadele ve şiddeti önleme konusunda, uluslararası kural ve standartlara da uygun, gerekli düzenlemeleri içermektedir. Bu itibarla, ülkemizin bahse konu Sözleşmeden çekilmesi, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi hususunda hukuki olarak veya uygulama bakımından bir eksikliğe yol açmayacaktır..." denilmekle yetinilmiş, İstanbul Sözleşmesinden neden çekinildiği konusunda hukuken geçerli bir gerekçeye yer verilmemiştir."

Öne Çıkanlar