Cumhur İttifakı'nda son durum: Herkes gidecek yer arıyor...

MHP’deki sıkıntı daha büyük, 50 yıllık parti cumhurbaşkanı adayı çıkarmıyor, neredeyse biçok ilde belediye başkan adayı göstermedi.

AKP’den 2 parti, MHP’den de 1 parti peydahlanınca herkes bu partilerin artık durulacağını zannetti. Şöyle bir mantık ortaya koydular, "Madem bizim partilerimiz bölündü, onlarınkini de bölelim" Türkiye’de siyasi taktik vermek çok kolay, öne çıkan kişiye biraz gaz verdiğinizde, kendisini kral zanneder. Esasında bu sadece Türkiye’ye has bişey değil, Ortadoğu’nun kaderi sanırım. Ortadoğu’da devrilen yada öldürülen liderlere baktığımızda hep aynı şeyi görüyoruz, kendilerini sadece ülkelerinin değil, hem Ortadoğu’nun, hem İslamiyet’in lideri gibi görmeye başlıyorlar. Bu bisüre devam edince, doğal olarak dünya lideri konumunda yürüyüş tarzınız değişiyor, yürüyüş değişince de kükreme başlıyor. Kükremenin bir felsefesi yada doktrini olmayınca olan hep halka oluyor.

Muhalefette bunu aramak çok zor olmadı, dikkat edin, Muharrem İnce cumhurbaşkanı adayı olduğu sırada AKP’li yandaşlar CHP’nin Atatürk’ten uzaklaştığını, bunun CHP’yi yıprattığını (Kendilerini neden ilgilendiriyorsa artık), partiyi HDP ve sosyalistlerden kurtarmak gerektiğini, o yüzden İnce’nin başkan olmasının yada parti kurmasının zorunlu olduğunu söylediler. İlginçtir, AKP’lilerin en çok Atatürkçü oldukları dönem bu dönemdir.

İYİ Parti için de zor olmadı ve Ümit Özdağ Fethullah Gülen kışkırtmasına getirildi ve kendisi de bu sopa ucundaki havucu hemen yakalamaya çalıştı.

Yanıldıkları bişey vardı, o da iktidardan ayrılanlar muhalefete, muhalefetten ayrılanlar ise yine muhalefet katlarına geçtiler. Bu sistem esasında Erdoğan’ın sistemiydi, %51 bütün oyunları bozdu. Yani muhalif partilerden ayrılan kimse, bağımsız da olsa iktidara geçmedi.

Şimdi Cumhur İttifakı çok ciddi bir şekilde çatırdıyor. Sadece partiler birbirleriyle değil, kendi aralarında da çatırdamalar başladı. AKP’liler MHP’lilerden çok rahatsız, çünkü, artık eskisi gibi boruları ötmüyor, hükümet katında MHP daha çok hakim herşeye. Son olarak Süleyman Soylu ile Abdülhamit Gül arasındaki tartışma da bunun en son örneği. Sanırım Trump’tan öğrendiler ve Twitter üzerinden atışmaya başladılar. Damat-bakan Berat Albayrak’ın istifası da esasında tam olarak bir iç çatışma ve Erdoğan bunu önleyemedi.

O yüzden AKP’li milletvekilleri bir sonraki seçimde hangi partiyi destekleyeceklerinin ikilemini yaşıyorlar. Sonraki seçimde AKP’den seçmen alabilecek 4 parti var: İYİ Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi. Bunlara çok az bir yüzdeyle CHP ve Demokrat Parti de eklenebilinir.

MHP’deki sıkıntı daha büyük, 50 yıllık parti cumhurbaşkanı adayı çıkarmıyor, neredeyse biçok ilde belediye başkan adayı göstermedi. Eğer seçim sistemi değişir ve 150 bölgeye 4’lü vekiller olarak ayrılılırsa, MHP bu kez seçime AKP içinden girebilir, yani MHP seçimlere adaysız yada suni aday sistemiyle girebilir.

O yüzden MHP’de de gizliden gizliye başkanı değiştirmek yada İYİ Parti’ye geçme sıkıntıları yaşanıyor. Hiç beklenmedik bir şekilde, ülkücü yada milliyetçi taban yavaş yavaş rahatsızlığını dile getirmeye başladı, dışarıda dayak atmaları başlattı. Esasında bu dayak atmalar, İYİ Parti yada gazetecilerin gözünü korkutmak amacıyla yapılmadı, tam tersine kendisine uyarı şeklindeydi. Yani istifanın edebilecekler için ucundan masa altı gösterildi.

Ve sonunda Cumhur İttifakı’nın vekilsiz ama tam destekçisi Vatan Partisi’nde de kıyamet koptu ve 108 üye bir açıklama yaparak partilerinden ayrıldılar. 108 kişiden Bedri Gültekin ve Hikmet Çiçek çok önemli insanlar parti açısından ve ayrılırken partide "lider fetişizmi" olduğunu öne sürüyorlar. Ne diyeyim, kolay gelsin Perinçek, anladığım kadarıyla geçmiş olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi