Cezaevlerine gelen Kürtçe mektuplar, tercüman yok bahanesiyle verilmiyor

Cezaevlerine gelen Kürtçe mektuplar, tercüman yok bahanesiyle verilmiyor
Tutuklulara gönderilen Kürtçe mektup ve kitapların 'tercüman yok' gerekçesiyle kabul edilmemesine tepki gösteren avukat Ceren Yılmaz, cezaevinde tercümanın bulundurulması gerektiğini söyledi

Türkiye’nin de imzacısı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin "Ayrımcılık Yasağı" ilkesine göre kişinin hiçbir farklılığından dolayı engellenemeyeceği ifade edilmesine rağmen tutukluların iletişim ve bilgi edinme hakları engelleniyor. Birleşmiş Milletler (BM) Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi de özgürlüğünden mahrum edilmiş kişilerin, insani muamele ve saygılı davranış görme hakkına sahip olduğunu açıkça belirtiyor. BM Mahpusların Islahı İçin Temel Prensiplerin 1’inci maddesinde; "Bütün mahpuslara doğuştan sahip oldukları insanlık onurunun ve değerin gerektirdiği saygıyla muamele yapılır" vurgusu yapılmasına rağmen cezaevlerinde bunun tam tersi uygulamalar dayatılıyor.
 
GAZETE YASAĞI 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi Hapishaneler Komisyonu’nun 2021 yılı İç Anadolu Bölgesi raporuna göre, İç Anadolu’daki farklı cezaevlerinde bulunan 287 tutuklu yaşadıkları hak ihlallerine ilişkin İHD’ye başvuruda bulundu. Tutukluların çoğu yaptıkları başvuruda, Yeni Yaşam, Evrensel, Birgün ve Atılım gazetelerinin "Basın ilan kurumundan resmi ilan ve reklam alınmaması" gerekçesiyle kendilerine verilmediğini ve idarece belirlenenler dışında hiçbir televizyon kanalını izleyemediklerini belirtti.
 
‘TERCÜMAN’ BAHANESİ
 
Raporda yer alan beyanlara göre, tutuklulara gönderilen Kürtçe kitaplar, "tercüman yok" bahanesiyle teslim edilmedi, gelen Kürtçe mektuplar ise yine aynı bahaneyle geri gönderildi. Afyonkarahisar 1 Nolu Kapalı Cezaevi’nde tutulan İsmail Çevik, kendisine gönderilen Kürtçe kitapların verilmediğine değindi. Konuyla ilgili idareye dilekçeyle başvurduğunu aktaran Çevik, idarenin kendisine, "Kürtçe kitapları kontrol edecek memurun bulunmadığını, çevirmen ücretini kendisinin karşılaması durumunda çevirmene gönderileceğini ve uygun bulunması durumunda kitapların kendisine verileceğini" söylediğini ifade etti. Tutuklularla birlikte idareye ve savcılığa dilekçeler yazdıklarını söyleyen Çevik, idareye verdikleri dilekçelerde işlem numarası verilmediğini; iadeli taahhütlü mektuplarda da iade koçanlarının kendilerine verilmediğini belirtti.
 
KÜRTÇE MEKTUP ENGELİ 
 
Kayseri Bünyan Kapalı Kadın Cezaevi’nde tutuklu bulunan Saliha Cebe de OHAL sürecinde başlayan 5 kitap kısıtlamasının halen devam ettiğini belirtti. Cebe, kitap sınırlandırılmasına ilişkin kendilerine herhangi bir kararın sunulmadığını söyledi. Kürtçe mektuplar yazdığını ancak mektupların cezaevi dışına çıkartılmadığını söyleyen Cebe, kendisine gönderilen Kürtçe mektupların ise verilmesinin ayları bulduğunu bazen de hiç verilmediğini ifade etti. Cebe, konuya dair idareye başvurduğu bilgisini verirken, idarenin mektupları tercümanlarının olmamasını gerekçe göstererek vermediğini anlattı.
 
Aynı cezaevinde bulunan diğer kadın tutuklular da kargo yoluyla gelen kitap ve dergi gibi ihtiyaçlarının "kurum güvenliğini tehlikeye sokacak" gerekçesiyle içeriye verilmesinin engellendiğini belirtti.
 
2 AYDA 2 KİTAP
 
Söz konusu sorunların cezaevlerinde yaşanmaya devam ettiğini belirten Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Hapishaneler Komisyonu Üyesi Avukat Ceren Yılmaz, her gittikleri cezaevinde farklı uygulamalarla karşı karşıya olduklarına dikkati çekti. Kitap sınırlandırmasına Sincan Kapalı Cezaevi adli koğuşlarından örnek veren Yılmaz, tutuklulara iki ayda bir sadece iki kitap verildiği bilgisini paylaştı. Yılmaz, "Çok ciddi bir keyfi tutum söz konusu. Cezaevindeki bir insanın özellikle psikolojik sağlığı açısından kabul edilebilir bir durum değil" dedi. Gazete ve dergiler konusunda da aynı durumun geçerli olduğunu belirten Yılmaz, tutukluların abone olabilecekleri gazetelerin çok sınırlı olduğunu aktarırken sadece ilan yayınlama hakkı olan gazetelerin alınabildiğini belirtti. Yılmaz, "Muhalif süreli yayınlar konusunda çok ciddi sorun var ve bu çok ciddi hak ihlallerine yol açıyor" diye konuştu.
 
ÖLÜM ORUCU
 
İhlallere karşı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) birçok başvuru yaptıklarını da ifade eden Yılmaz, "Bu başvurulardan henüz cevap alamadık" dedi. Yılmaz, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Sibel Balaç’ın kitap ve dergi, gazete gibi süreli yayınlara gelen keyfi yasaklamalar nedeniyle 82 gündür ölüm orucunda olduğunu söyledi. Yine Sincan Kapalı Kadın Cezaevi’nde ağırlaştırılmış müebbet cezası bulunan Zerrin Yılmaz’ın Aram Yayınları’nda yayınlanan Esmer Yara Beyaz Kurt isimli bir kitap yazdığını ve imzalanması için insanların kitabı cezaevine gönderdiklerini ancak gelen kitapların Yılmaz’a verilmediğini ifade etti. Yılmaz, "Sonuçta kendisinin yazdığı bir kitap, ne gibi bir sorun teşkil edebilir ki" diye sordu.
 
‘ÇEVİRMEN BULUNDURULMALI'
 
Cezaevi idarelerinin Kürtçe kitap ve mektupları tercüman yokluğu nedeniyle tutuklu ve hükümlülere vermemesine ilişkin ise Yılmaz, şunları söyledi: "Bir kişiye mektup veya kitap geliyorsa, bunun denetiminden o kişi sorumlu değildir. Cezaevinin onu denetleyip denetleyemiyor olması tutsağı ilgilendirmez. O yüzden eğer hapishane idaresi gelen Kürtçe mektup ve kitaplar konusunda ‘güvenlik almam gerek’ ya da ‘içeriğindeki sakıncalı içerikleri tespit etmek istiyorum’ diyorsa bunun sorumluluğu da hapishane idaresindedir. ‘Bizim tercümanımız yok’ gibi bir gerekçe olamaz. Eğer mesele sadece tutsakların hakkını ihlal etmek değilse o zaman çevirmen bulunduracaklar, zorundalar." (MA)

Öne Çıkanlar