Cezaevlerinden ölüm haberleri bitmiyor: Bir yılda 46 mahpus yaşamını yitirdi

Cezaevlerinden ölüm haberleri bitmiyor: Bir yılda 46 mahpus yaşamını yitirdi
Durumları ağır olmasına rağmen Adli Tıp Kurumunun “cezaevinde kalabilir” dediği mahpuslar ölüyor. Son bir haftada cezaevinden üçüncü ölüm haberi geldi.

Remzi BUDANCİR


+GERÇEK-Cezaevlerinde ihlaller ve buna bağlı mağduriyetler sürüyor. Cezaevlerinde yaşanan ihlallerin başında ise hasta mahpuslar geliyor. Hasta mahpusların sağlık durumlarının ağır olmasına rağmen Adli Tıp Kurumunun verdiği "cezaevinde kalabilir" raporları ihlalleri arttırıyor.  Ağır sağlık sorunlarına rağmen 651’i ağır, bin 517 hasta tutuklu, Adli Tıp Kurumları (ATK) tarafından verilen raporlar nedeniyle tahliye edilmeyerek ölüme terk ediliyor.  Nerdeyse her hafta cezaevlerinden ölüm haberleri geliyor. 

SON BİR HAFTADA CEZAEVLERİNDE ÜÇÜNCÜ ÖLÜM

Elazığ 1 No'lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde bulunan yüzde 96 engelli hasta mahpus 68 yaşındaki Zülfü (İbrahim) Yıldırım, tahliyesine 10 gün kala 14 Ağustos’ta yaşamını yitirdi. Yıldırım’dan bir gün sonra bir ölüm haberi de Giresun Espiye L Tipi Kapalı Cezaevi’nden geldi. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski İl Eş Başkanı ve Parti Meclisi üyesi Mehmet Candemir’de cezaevinde yaşamını yitirdi. Bu haftanın son ölüm haberi Urfa 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi'nden geldi. Urfa 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan 67 yalındaki Bazo Yılmaz’ın Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) bulunuyordu. Oksijen cihazı ile yaşamını sürdüren Yılmaz hakkında Adli Tıp Kurumu (ATK) "cezaevinde kalabilir" raporu vermişti. Rapora ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne yapılan itiraz da reddedilmişti. Ailesinin tüm girişimlerine rağmen tahliye edilmeden Yılmaz cezaevinde yaşamını yitirdi.


DERSİM BAROSU: 650 DEN FAZLA MAHPUSUN DURUMU AĞIR

Dersim Barosu, cezaevlerinde bulunan hasta mahpuslarla ilgili açıklama yaptı. Cezaevlerinde 650’den fazla ağır hasta mahpusun olduğunun hatırlatıldığı açıklamada, "Ağır hastalığı olan insanların tahliyesini; binlerce hasta mahpusun da tedavilerinin yapılmalı ve Aysel Tuğluk şahsında başlanarak hepsi özgür olmalı. Sadece hastalığı da değil, özgür olabilmesi için. Adil yargılanma ilkeleri açısından da demokrasi açısından da ifade özgürlüğü açısından da önemlidir" dendi. 

"BÜTÜN SİYASİ MAHPUSLAR SERBEST BIRAKILMALIDIR"

Cezaevlerinde bulunan hasta mahpusların salt sağlık hakları, yaşam haklarına saygının gereği olarak serbest bırakılması gerektiğinin belirtildiği açıklamada şu çağrı yapıldı:   "Düşünce suçu, fikir suçu diye bir şey kabul edilemez. İnsanlar rejim muhalifi olabilir. Bu onların insan hakkıdır. Kobani davası sanıklarının tümünün özgür kalması gerek. Gültan Kışanak, Figen Yüksekdağ ,Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala, Selçuk Kozağaçlı, ÇHD ve Halkın Hukuk Bürosu avukatları , Diyarbakır’da tutuklanan 16 gazeteci olmak üzere bütün siyasi mahpuslar serbest bırakılmalıdır. 200 günü aşkın süredir ölüm orucunu sürdüren Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım ne diyor, ne istiyor, ne durumdalar, duyulsun istiyoruz. Herkes için adil yargılanma ilkelerine uygun muamele beklentisi karşılanmalı, hiç kimse siyasal düşünceleri nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılmamalı, hapsedilmemeli. Ağır hasta mahpuslara özgürlük diye haykırıyoruz ve diyoruz ki Siyasal düşünceleri nedeniyle insanların hapsedilmelerine, yargılanmalarına, cezalandırılmalarına son. İçerideki tüm siyasi mahpusların serbest ve özgür bırakılmalıdır."

DERSİM EMEK VE DEMOKRASİ PLATFORMU: 46 MAHPUS YAŞAMINI YİTİRDİ

Hasta mahpuslarla ilgili bir açıklamada Dersim Emek ve Demokrasi Platformundan geldi. Hapishanelerde 2021 yılı başından bu yana tespit edebildiği kadarıyla en az 46 mahpusun hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirdiğinin belirtildiği açıklamada, "Bunların 15’i Covid-19 nedeniyle, 3 ağır hasta mahpus da infazlarının ertelenmesinden çok kısa bir süre yaşamını yitirmiştir. Daha yakın zamanda Dersimli hasta tutsak İbrahim Yıldırım, ağır hasta olmasına rağmen tahliye edilmemiş ve bu sorumsuzluk ve yaşam hakkı ihlali nedeniyle Elazığ Cezaevinde hayatını kaybetmiştir. Unutulmamalı ki hapishanelerde meydana gelen ölümlerin çoğu önlenebilir ölümlerdir. Ancak hapishanelerin fiziki koşulları, yetersiz beslenme, revir ve hastane sevklerinin zamanında yapılmaması, mahpusların maruz bırakıldığı ayrımcı uygulamalar, tekli ring araçlarıyla sevkler ve kelepçeli muayene, ilaç temininde yaşanan sorunlar, ağır hasta mahpusların infazlarının ertelenmemesi ve buna benzer pek çok sorunun bir araya gelmesiyle hasta mahpuslar ağır bir yaşam savaşı vermektedir" denildi.

"AYSEL TUĞLUK ÖLÜME SÜRÜKLENMEK İSTENİYOR"

Cezaevlerinde devrimci tutsaklara karşı ayrımcı politikaların en bariz örneklerinden birinin Aysel Tuğluk’un yaşadığı ağır hastalığa rağmen tahliye edilmemesi olduğunun hatırlatıldığı açıklamada şu ifadeler kullanıldı: "Aysel Tuğluk ile aynı hastalığa yakalanmış bir hükümlü, hastalığından dolayı tahliye edilirken, Aysel Tuğluk halen ve bilinçli bir şekilde cezaevinde tutulup ölüme sürüklenmek istenmektedir. İHD’nin Merkezi Hapishane Komisyonunun tespit edebildiği kadarıyla Nisan 2022 itibari ile Türkiye Hapishanelerinde 651’i ağır olmak üzere 1517 hasta mahpus bulunmaktadır. 

-Ağır hasta mahpusların iyileşinceye kadar infazlarının ertelenerek serbest bırakılmaları gerekmektedir. Adli Tıp Kurumu tarafından verilen "Cezaevinde Kalabilir" raporları ile bu kurum toplum nezdinde güvenilirliğini yitirmiştir. Mahpuslar için tam teşekküllü ve üniversite hastaneleri tarafından verilen raporlara rağmen Adli Tıp Kurumu bu raporların aksi yönünde rapor düzenleyerek yaşam hakkı ihlaline neden olmaktadır.
-Kanundaki "Hayatını yalnız idame ettirme" kriterine aykırı olarak Adli Tıp Kurumu raporlar vermektedir. Mehmet Emin Özkan’ı ve Aysel Tuğluk’u bu duruma örnek olarak gösterebiliriz. Kanundaki bu hüküm kaldırılmalı, ağır hasta mahpusların tümü iyileşmeleri için serbest bırakılmalıdır.

"HASTA MAHPUSLARIN SORUNU KRONİK BİR HALE GELDİ"

-Covid-19 bahanesiyle 15 Nisan 2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı infaz kanunu değişikliği TMK kapsamındaki mahpusları hariç bırakarak korkunç bir ayrımcılık yaratılmış ve bu nedenle de TMK kapsamındaki hasta mahpusların sorunu kronik bir hale gelmiştir. Bunun yanı sıra Cumhurbaşkanlığı tarafından 29 Mart 2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan "Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik" mevcut infaz kanunun mahpus haklarına aykırı olan yanlarını korumuş ve hatta infazı daha da ağırlaştırmıştır.

ATK SON VE TEK MERCİ OLMAKTAN ÇIKARILMALI

-Halen hapishanelerde bulunan ağır hasta mahpusların tümü tam teşekkülü herhangi bir hastane raporuna istinaden derhâl salıverilmeli, tedavileri ailelerinin yanında sürdürülmeli ve sağlık sigortası devlet tarafından karşılanmalıdır. Adli Tıp Kurumu sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi raporlarında son ve tek merci olmaktan çıkarılmalı ve tam teşekküllü hastaneler ve Üniversite hastanelerinin raporları da kabul edilmelidir.
-Sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi kararlarında cumhuriyet savcılarının takdir yetkisi kaldırılmalı, hastanelerin verdiği raporlar esas alınarak cezaların infazları ertelenmeli, hasta mahpusların infaz ertelemesi önündeki "toplum güvenliği bakımından tehlike" kriteri kanundan çıkarılmalıdır.
 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar