Ahlat'taki kazılarda 30'a yakın çocuk mezarı bulundu

Ahlat'taki kazılarda 30'a yakın çocuk mezarı bulundu
'Anadolu'nun tapusu' olarak adlandırılan Bitlis'in Ahlat ilçesinde ilk 1966 yılında başlatılan kazı çalışmalarında 30'a yakın çocuk mezarı bulundu. Mezarlar üzerinde inceleme yapılıyor.

Bitlis’in Ahlat ilçesinde dünyanın en büyük Türk-İslam mezarlığı olarak bilinen ve bugüne kadar yapılan kazı çalışmalarında 9 binin üzerinde mezar taşının tespit edildiği Selçuklu Meydan Mezarlığı'nda 30'a yakın çocuk mezarı bulundu. Kazı çalışmalarını yürüten Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ)  Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Kulaz "Çocuk mezarlarının bu bölgede yoğunlaştığını görüyoruz. Ancak bunun nedeniyle ilgili henüz bir kanıya varamadık" dedi.

Dünyanın en büyük Türk-İslam mezarlığı olarak bilinen, 'Anadolu'nun Orhun Abideleri' olarak da adlandırılan Ahlat'taki Selçuklu Meydan Mezarlığı'nda 5 ay önce başlatılan kazı çalışmaları sürüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türk Tarih Kurumu'nun (TTK) desteklediği çalışmalar, YYÜ Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Kulaz başkanlığında yürütülüyor. İlk kazı çalışmalarının 1966 yılında 'Selçuklu Meydan Mezarlığı ve eski Ahlat Şehri' adıyla başladığı bölgede, son olarak 30'a yakın çocuk mezarı bulundu.



'BURASI ANADOLU'NUN TAPUSU'

Kazı çalışmaları hakkında bilgi veren Dr. Kulaz, "Ahlat, geçmişteki konumu açısından çok önemli bir merkez. Burası Anadolu'nun tapusu olan, kültür varlıklarının barındığı bölgedir. Mezar taşlarıyla, kümbetleriyle Ahlat gerçekten çok önemli bir merkez. Anadolu'nun fethinde önemli bir rol üstlenmiş ve üs olarak görev yapmıştır. Malazgirt Savaşı'ndan sonra da Anadolu'nun kapısı Ahlat üzerinden Türklere açılmıştır. Ahlat sadece Selçuklularla değil, büyük oranda Selçuklulara bağlı olarak farklı kültürleri de görebiliriz. İlhanlılar, Eyyubiler, Celayirliler, Akkoyunlular, Karakoyunlular gibi. Bütün bu kültürler Orta Çağ'da buraya büyük bir kültür mirası bırakmışlardır. Mezar taşları, türbeler, kümbetler, hanlar, hamamlar ve kaleler bunların canlı tanıklarıdır" dedi.



'NÜFUSUN 300 BİNE VARDIĞI ANLAŞILIYOR'

Dr. Kulaz şöyle devam etti:

"Ancak onun ötesinde Orta Çağ'daki tarihi kaynaklara baktığımızda; Ahlat´ın Kubbet-ül İslam olarak isimlendirilmesi geçmişte çok önemli bir merkez olduğunu gösteriyor. Yine Orta Çağ'a ait vergi kayıtlarına baktığımızda; Ahlat birçok büyük kentten daha fazla vergi veren bir merkez. Tarihi kaynaklarda dönem dönem nüfusun 300 bine vardığı anlaşılıyor. Mezar taşlarına baktığımızda; 13'üncü, 14'üncü ve 15'inci yüzyıllarda Ahlat'a göçün izlerini de görüyoruz. Bu Orta Çağ'da Ahlat'ın, ilim ve ticaret merkezi olduğunu göstermesi açısından çok önemli bir bulgudur."



'ÇALIŞMALAR 2 DÖNÜMLÜK ALANDA YÜRÜTÜLÜYOR'

Kazı çalışmalarına Haziran ayından itibaren başladıklarını belirten Dr. Kulaz "Şu anda hem Kültür ve Turizm Bakanlığı hem de Türk Tarih Kurumu adına alanda çalışma yapıyoruz. Türk Tarih Kurumu adına proje çerçevesinde vaat ettiğimiz çalışma, 50 mezar taşının tümlenmesinden oluşmaktadır. Bunun için çalışmaya başladık. Mezarlığın bu bölgesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı adına yürüttüğümüz çalışmamız da yaklaşık 1 aydır devam ediyor. 2 dönümlük arazide peyzaj, restorasyon, tümleme ve blokaj düzeltme gerçekleştirdik" diye konuştu.


'ÇOCUK MEZARLARI BU BÖLGEDE YOĞUNLAŞMIŞ, NEDENİNİ BİLMİYORUZ'

Mezarlıkta 30'a yakın çocuk mezarının bulunduğunu belirten Dr. Kulaz "Çalışmamızın temel amaçlarından birisi de bu tahribatı büyük oranda giderebilmektir. Sağa, sola savrulmuş mezar taşlarını, sandukaları tümleyerek restore etmek, kalıcı hale getirmektir. Anadolu'nun tapusu olarak gördüğümüz bu tarihi eserlerimizi, mezar taşlarımızı mümkün olduğunca uzun ömürlü hale getirmektir. Selçuklu Meydan Mezarlığı'ndaki çalışmalar, 2 dönümlük alanda devam ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın çalışmaları kapsamında bu bölgede biraz da kazı çalışması yaptık. Çalışmalarda tesadüf eseri olarak bazı çocuk mezarları ortaya çıktı. Bu çalışmamızı devam ettirdik. Şu ana kadar 30'a yakın çocuk mezarı toprak altından çıkarıldı. Çocuk mezarlarının bu bölgede yoğunlaştığını görüyoruz. Ancak bunun nedeniyle ilgili henüz bir kanıya varamadık. Bu yönde çalışmamız devam ediyor. Bir deprem mi, yoksa bir salgın hastalık sonucu mu buraya defnedildiler bilmiyoruz. Aslında bu soruları kendimize sorduk ama farklı tarihler bu olasılığı ortadan kaldırdı. Ancak yine de çalışmalarımız devam ediyor. Bunun nedenlerini ortaya çıkarmaya çalışacağız" diye konuştu. (DHA)

Öne Çıkanlar