Bir daha yaşanması zor yıldız… Maradona…

Kolundaki Che dövmesiyle zaman zaman verdiği mesajlar zor hayatların dile getirilişi olmuştu.

Dünya Kupası dendiğinde Türkiye’de yaşayanların nedense favorisi Brezilya’ydı. Öyle görmüştük ailelerimizden. Sonra benim de içinde bulunduğum bir kuşak Maradona’yla büyüdü. Belki çoğumuz yine Brezilya yandaşı oluyorduk ama Maradona dendi mi duruyorduk… Seviyorduk onu… Futbolu elbette bir başkaydı ama ona duyulan sempatinin anlaması zor nedenleri vardı…

Sonrasında filmlerini izlediğimde ‘Belki de tam bir sokak çocuğu olduğu için onu sevdik’ diye düşünmüştüm…
Büyüyüp futbolun sadece futbol olduğunu hissetmeye başladığımızda başarılarının çok daha anlamlı olduğunu gözlemleyenlerdenim…

Kuşkusuz da en başta 1986’da İngiltere’ye attığı ilk gol gelir. Shilton’la topa çıktığında ‘O Tanrı’nın eliydi’ diye sonrasında ifade ettiği dokunuşla ağları bulmuştu. O gol ona göre Falkland’da yaşamını yitiren vatandaşları için gelmişti. Mazlumun yanında olan herkes o gol nedeniyle Maradona’ya ayrı bir sevgi duymuştu…

Asi, isyankar karakteri nedeniyle Barcelona’da mutlu olamamış, macerası kısa sürmüştü. Ayağı kırılmış, ama pes etmemişti…

Derken Napoli macerası başladı, bir futbolcunun bir takımı nasıl şampiyon yapacağını gösterdiği süreç. Transferi olaylıydı. İtalyan basını Napoli başkanının para akladığını düşünüyordu ve ilk basın toplantısında bu soru sorulmuştu. Başkanın ayağa kalkıp gazetecilere diklenmesi Maradona’yı o kulübe yürekten de bağlayan an oldu. ‘O gün bu kulüp için önemli olduğumu anladım’ diyen Maradona, zamanın dev İtalyan takımları arasında Napoli’yi şampiyonluğa kadar taşımıştı. 

Arjantin formasıyla kazandığı başarılar, Napoli süreci derken hep tartışıldı durdu, ‘Maradona mı Pele mi’ sorusu… Ve çoğu anketten Maradona çıkıyordu.

Seveni kadar kızanı da vardı. Ama o ‘Benim sadece futbolumu örnek alın’ diyerek özel yaşamından ötürü kendisine kızanlara hep hak veriyordu zaten…

Sokaktan gelip dünyaca şöhrete giden bir yolun özel hayattaki tüm kötü örnekleri Maradona’da vardı. Egosu, zaman zaman çevresindekileri terslemesi, içkili görüntüleri, kumar tutkusu ve uyuşturucu batağına girişi… Şaka gibiydi ama yine de seviliyordu. Çünkü o insanların çok sevdiği güzel oyunu en iyi şekilde oynarken görselliğiyle de keyif veriyordu. Ağır kilolu günlerinde bile topla dans etmesi ‘Gelmeyecek onun gibisi’ dedirtirken ilgiyle izleniyordu. 

Kolundaki Che dövmesiyle zaman zaman verdiği mesajlar zor hayatların dile getirilişi olmuştu. ‘Biz futbolcular, sürekli üzerimizde çok baskı olduğundan yakınırız. Baskı, ancak evlerine beş peso getirip çocuklarını geçindiremeyen insanların üzerinde olur. Binlerce dolar alıp, sahaya çıkıp oynuyoruz ve ağzımızı açınca stresten bahsediyoruz. Stres bu ülkede, sabahın altısında kalkanlar içindir’ sözleri futbolu kadar unutulmayanları arasında yer almıştır…

‘’Evet kokain kullandım ama Amerikalılar gibi binlerce insanı öldürmedim’ gibi çıkışları ona bazı kesimlerin daha bir sarılmasına neden olmuştu.

Yakın zamanda geçirdiği beyin ameliyatı herkesi korkutmuştu ama korkulan oldu. 60 yaşında bu dünyadan ayrıldı gitti…

Her şöhretin arkasından kitaplar yazılabilir, filmler çevrilebilir. Ama Maradona en uzun film, en kalın kitap olmaya aday yaşamını 60 yıla sığdırdı. Belki de o deli dolu yaşamı nedeniyle bu kadar erken ayrıldı, teknik direktör olarak başarılı olamadı… 

Ama futbol dünyasında hep bir Maradona oldu ve olacak da…

Napoli şampiyonluğu sonrası bir Napoli taraftarının kentin mezarlığına astığı ‘Ne kaçırdığınızı bilmiyorsunuz’ pankartı bile Maradona’nın geride bıraktıklarının en güzel ifadesi oldu…

Dünya futbolunda çok iyi futbolcular izlenecektir kuşkusuz ama bir Maradona yaşanacak mıdır… 
Buna cevap vermek gerçekten çok…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi