Batık ekonomiyle güçlü dış politika yapılamaz

Batık ekonomiyle güçlü dış politika yapılamaz
Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan çıkması içeride ve dışarıda normalleşmeyi zorunlu kılıyor. İç barışın tesisi ve kutuplaşmanın bitirilmesi öncelikli hedef olmak durumunda.

Fehim Taştekin 


Erdoğan’ın kas gücünü gösterdiği iddialı dış politikasını sürdürmesi hem değişen uluslararası koşullar hem de Türkiye’nin mevcut ekonomik durumu nedeniyle mümkün değil. 2020 yazından beri gardını epey düşürdü, yelkenleri suya indirdi. En son Suriye’ye yeni harekât planının siyaseten ve ekonomik olarak çok pahalıya mal olacağı anlaşıldı.

Libya ve Suriye’de eskiden yanında bulabildiği birkaç aktör de artık Erdoğan’ın plan ya da niyetlerine destek çıkmıyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan çıkması içeride ve dışarıda normalleşmeyi zorunlu kılıyor. İç barışın tesisi ve kutuplaşmanın bitirilmesi öncelikli hedef olmak durumunda.

Avrupa ile standardizasyon temelinde yeni bir uyum süreci Araplar ve diğer bölgelerle normalleşmeye de yardımcı olacaktır. Mevcut durumda Erdoğan alternatif mecra olarak gördüğü yerlerde bile tutunamadı. Çin ve Rusya da ötekiler gibi öngörülebilir bir ortaklık istiyor. Çin, Doğu Türkistan’daki ayrılıkçı ve İslamcı kanalların Türkiye ile ilişkisini tehlikeli buluyor. Bu konuda verilen teminatlara rağmen Pekin’in şüpheleri giderilemedi. Türkiye güvenilirliğini yitirdi. Erdoğan sonrası için yapılacak ilk iş öngörülebilir ve güvenilir bir devlet sicilinin yeniden inşası olmalıdır. 

Erdoğan pek çok kapıda istenmeyen lider durumuna düşünce Afrika’ya daha fazla ağırlık veriyor. Oradan kimse demokrasi ve insan haklar sicilini sormuyor. Afrika ile iliştiler kayda değer bir noktaya geldi fakat burada önemli bir sapma var. Son Türkiye-Afrika Zirvesi öncekilerden farklı olarak savunma ve güvenlik zeminine kaydı. Erdoğan sürekli olarak Bayraktar TB2 silahlı insansız hava aracı satmanın derdinde. Afrika ülkelerinden alıcıların sayısı artıyor. Bu durum Türkiye’yi iç ya da bölgesel çatışmaların parçası haline getirebilecek şekilde riskler arz ediyor. Erdoğan’ın bunu umursamadığını görüyoruz. Halbuki Afrika’da çalışıp da hükümete yakın isimler bile Afrika ile ilişkilerin askerileşmesinin ters tepebileceğine dair uyarılar yapıyor. Yumuşak güç siyasetinin yerini askeri ilişkilerin alması bazıları için baş döndürücü gelebilir ama uzun vadede Türkiye’yi sorunlu hale getirir.

Libya kritik bir dönemeçte. İlan edilmiş seçim takvimine üç gün kala adaylar ilan edilmediği gibi seçimin ertelenip ertelenmeyeceğine dair belirsizlik giderilemedi. Bugün adaylardan bazıları Bingazi’ye gidip yeni bir yol haritası üzerinde fikir alışverişi yaptı. Ülke barut gibi. Seçim için rotaya sokacak uluslararası aktörler de kendi çıkarları nedeniyle farklı yerlerde duruyor.

Öne Çıkanlar