Atilla Yeşilada'dan Türkiye'ye Çin üzerinden ekonomi dersi

Atilla Yeşilada'dan Türkiye'ye Çin üzerinden ekonomi dersi
Yeşilada, bugünkü yazısında, 'Geçen çarşamba, sıradan bir ekonomiste sorsa, Erdoğan’a 'Abi yapma, bu ortamda faiz iner mi, motor yakarız?' derdi' ifadelerini kullandı.

ARTI GERÇEK - Ekonomist Atilla Yeşilada, paraanaliz.com sitesinde yer alan bugünkü yazısında, "Çin ekonomisinde çok kaygı verici  yavaşlama ve mali kriz semptomları birikiyor. Türkiye Çin’e ihracat yapmaz, artık MSCI Hisse Senedi Endeksinden de atılacağımız için, Çin’de kriz olsa da,  BIST’in umuru olmaz. Çin piyasaları karışırsa, TL şok yer diyeceğim ama… Zavallı TL zaten eşşek ölüsü gibi caddede üstünde sinek biriktiriyor. Bir kurşun daha yese ne yazar?" dedi.

Yeşilada, bugünkü yazısında Çin’i anlatacağını, "Çünkü onun yakın geleceği Türkiye" ifadelerini kullandı.

Türkiye’ye Çin üzerinden ders mahiyetinde üç ana başlıkta elle alan Yeşilada şöyle sıraladı:

"İnşaat ve konuta dayalı büyüme modeli dinamit lokumları ortasında püro içmeye benzer. Her an elinizde patlayabilir.

Sürekli yükselen kamu ve özel sektör borcu bir süre sonra nefes darlığı yaratır. Yani, mali krize yol açar.

Çin’de Xi Jinping, biz de Reis, tüm dünyaya bir kez daha tek adam rejimlerinin çıkmaz sokak olduğunu ispat ediyor.

Çin’de Ç/Ç büyüme 3Ç2021’de yüzde 0.2’ye geriledi. Bu sene için hedef olan "yüzde 6 civarı" rahat yakalanır, ama bu büyümenin çok büyük bir kısmı "baz etkisinden" kaynaklanacak. Evergrande buzdağının su üstünde kalan kısmıydı, altında konut-inşaat balonunun hızla sönmesi gerçeği var. Evergrande vatandaşta öyle bir moralsizlik yarattı ki, konut alımları (inşaat şirketleri cirolarından kestirdim) ve fiyatları altı yıl aradan sonra eylülde A/A bazda eksiye döndü.

Tüketici zaten süregelen pandemi yüzünden fevkalade moralsiz. Xi Jinping tek bir vaka teşhis edilse, tüm kenti ablukaya alıyor. Tüketim harcamaları kısa bir toparlanmadan sonra, yeniden yavaşlıyor. Çin’i kurtaran yine ihracat  (yıllık dış fazla GSYH’nin yüzde 3’ü nerdeyse) ve büyük kısmı negatif sermaye getirisi olan merkezi ve yerle idarelerin altyapı yatırımları (bu sene emlak veya gayrimenkul yatırımları yüzde 7 arttı, GSYH’ye katkısı 2.3 puan).

2022’de ihracat diğer ülkelerin kapanma/kapatma sıkıntılarının azalmasıyla otomatik olarak yavaşlayacak.  Zaten, yalnız ABD değil, tüm Batı artık Çin’e kapılarını kapatmaya başladı.  Çok yakından takip ettiğim Çin uzmanı Michael Pettis’in tahminine göre, 2022 reel GSYH büyümesi yüzde 5.5’e gerileyecek. Bu yavaşlama Çin’e mal satarak hayatta halan GOÜ (Gelişmekte Olan Ülkeler) için olumsuz, fakat büyük bir şok sayılmaz.

Velakin, Goldman Sachs daha şimdiden 2022 GSYH öngörüsünü yüzde 5.2’ye aşağı revize ederken, Bank of America yatırımcılarını "yüzde 5’in altına yavaşlayan  büyüme" konusunda uyardı. Çin yüzde 5’in altına düşerse, emtia piyasalarından başlayıp, emtia ve hammadde ticareti ile geçinen GOÜ’e kadar çok geniş bir yelpazede olumsuz şoklar yaratır.

Hikayenin bu kısmı çok da korkutucu değil. Hatta, emtia rallisinin yatışmasının yararlarını göz önüne alırsak, Çin’in biraz frene basması yerinde olur diyenler var. Mesele, Çin’in büyüme modelinin çökmesi. Çin’de akıl almaz bir tasarruf fazlası var ve özel sektör çok cılız olduğu için bu birikimleri yüksek katma değerli üretim ve ihracata dönüştürme potansiyelinden yoksun. Ekonomiyi ihracatın yanında sabit sermaye yatırımları sürüklüyor. Fakat bu yatırımların önemli bölümü arazi geliştirme, altyapı ve inşaat sektöründe. Bu sektörler sürekli borç ve negatif sermaye getirisi yarattıkları için, aslında Çinlinin alın teri toprağa, boş rezidanslara, hatta kentlere heba oluyor diyebiliriz.

Xi Jinping bu sektörü daraltıp, fonları yüksek teknoloji ve  kaliteli hizmet üretecek işkollarına kaydırmakta kararlı ve haklı. Ama, Sevgili Başkanım Erdoğan gibi, Xi Jinping de küresel finansmanın alengirli dehlizlerinde yolunu kaybedebilir. Geçen çarşamba, sıradan bir ekonomiste sorsa, Erdoğan’a "Abi yapma, bu ortamda faiz iner mi, motor yakarız?" derdi. Birileri de Xi Jinping’e 72 trilyon dolar değerindeki inşaat sektörünün büyük ölçüde enstrümana bağlanmış servet olduğunu hatırlatmalı.

Bu piyasada fiyat düşerse, servetinin yüzde 70’ni konutta tutan Çinli aniden fakirleşip tüketimi azaltır. Daha da kötüsü, Evregrande’nin yanına daha nice yiğitler yatırılır musalla taşına. Çin’in konut balonunu bizimkinden ayıran, balonun tahvil ihraçları vasıtasıyla küresel düzleme taşınması.

Şimdi size bir aritmetik işlem önereceğim.

Çin konut piyasası cari değeri: 72 trilyon dolar

ESG dediğimiz göya "iklim ve çevreye saygılı" yatırımların finansal karşılığı 50 trilyon dolar

Kripto pazarının cuma akşamı itibarıyla piyasa değeri 2.7 trilyon dolar

Bu  üç değerleme de leş gibi  balon kokuyor. Fed’in varlık alımlarını azaltması ve Brezilya, Rusya, BoE başta hemen tüm ülkelerin parasal sıkılaşmaya geçmesi akabinde teorik olarak değerlemeler düşeceği  için bu balonların patlaması riski dikkate alınması gereken bir senaryo.

Fed, 2007 Büyük Finansal Kriz vurduğunda, ne olduğundan habersizdi. Wall Street’in roket mühendislerini çağırıp eşik altı ipotekler ve bunların seküritizasyonunun (VIDIMIK’laştırma) riskleri hususunda brifing aldığı söylenir. Fed uyanıp Lehman’ı tasfiye edip, her isteyene bedava dolar verinceye kadar, eşik altı krizi Norveç’te dandik emeklilik fonlarına kadar yayıldı.

Xi Jinping de konut balonu sönerse, bunun bir dizi domino etkisi başlatacağını pek çakmıyor. Yerel düzeyde hane halkı tüketimi çok yavaşlayabilir. Global düzlemde Çin özel sektör tahvili tutanlar ağır dayak yiyerek paniğe neden olur. Eğer Çin konut balonu patlarsa, diğer iki balonun da bulaşma etkisiyle patlaması riski yükselir.

İşin kötüsü, problemi yönetmek Beijing’in elinde değil. Yatırımcıların tepkisini global finansal koşullar ve ruh hali belirleyecek.

Xi Jinping yüzde 99 ihtimalle gelecek sene Mao’dan bu yana üçüncü dönem başkanlık yapacak lider ünvanını alacak. Artık politbüro içinde dahi ona kafa tutacak, uyaracak isim kalmadığı söyleniyor. Xi Jinping çok zeki ve iyi eğitimli, ama hiç bir fani dev bir ülkeyi yönetmenin yükünü sırtında taşıyamaz. Tüm dünya bireysel liderlikten komiteyle (kollektif) yönetime geçtiyse, bir nedeni var. Roma da Triumvirat yerine sezarlar geçtiğinde çöküş çağına girmişti."

Öne Çıkanlar