Asia Times: Rusya Ermenistan'da Türk 'drone'ları vuruyor

Asia Times: Rusya Ermenistan'da Türk 'drone'ları vuruyor
28 Ekim Çarşamba günü Artı TV'de yayınlanan 'Global Medya Günlüğü'nde seçilmiş altı yazının özetleri.

28 Ekim Çarşamba günü Artı TV'de yayınlanan 'Global Medya Günlüğü'nde seçilmiş altı yazının özetleri:

POLİTİKO'DA YAYINLANAN HABERDE, CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN FRANSIZ ÜRÜNLERİNİ BOYKOT ETME ÇAĞRISINDA BULUNARAK AB İLE TİCARİ DÜZENLEMELERİN RUHUNU İHLAL ETTİĞİ YAZIYOR. TÜRKİYE'YE ANTİDAMPİNG TEDBİRLERİ UYGULANABİLİR

JAKOB HANKE VELA
POLITICO/ABD
AB'DEN TÜRKİYE'YE TEPKİ

Türkiye'nin Fransız ürünlerini boykot çağrısına Avrupa Birliği tepki verdi. Bazı Avrupalı politikacıların AB'nin Türkiye ile gümrük birliğinin tamamen askıya alınması çağrısında bulunduğu açıklandı. Politico'da yayınlanan haberde, Brüksel'in gümrük birliğini askıya almak yerine anti-damping tedbirleri gibi daha hedefli bir yaklaşım sergileyeceği belirtiliyor. Bir Avrupa Komisyonu sözcüsü Brüksel'in anti-damping tedbirleri ile ilgili bir eylemde bulunup bulunmayacağı konusunda yorum yapmadı. Politico'ya konuşan sözcü, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Fransız ürünlerini boykot çağrılarının, AB ile Ankara arasındaki serbest ticaretin dayandırılması gereken siyasi iyi niyeti baltaladığını açıkladı. Sözcü, "Türkiye ile AB anlaşmaları serbest mal ticaretini öngörüyor. Türkiye'nin bu anlaşmalar kapsamında taahhüt ettiği ikili yükümlülüklere tam olarak uyulması gerekir" dedi. Boykot çağrısına en yüksek tepki Yunanistan ve Kıbrıs'tan geldi. Avrupa Parlamentosu'nun EPP Ticaret Komitesi Başkan Yardımcısı Anna-Michelle Asimakopulu açıklamasında,  "Türkiye göçü bir silah olarak kullanıyor, şimdi de ticareti. Harekete geçmemiz için başka ne yapması gerekiyor? Gümrük birliğini askıya almalıyız" dedi. Asimakopulu gümrük birliğinin tamamen askıya alınması konusunun Türkiye'de önemli yatırımları olan AB ülkelerinden destek alma olasılığının düşük olduğunu da kabul ediyor. Nitekim ticaret komitesine başkanlık eden Alman Milletvekili Bernd Lange, ilişkilerin tamamen kesilmesinden yana olmadığını söylüyor. Politico'ya konuşan Lange, "AB'nin Türkiye ile yoğun ekonomik ilişkileri var, buna Türkiye'de bulunan çok sayıda araç üreticisi de dahil. İptal kendi ayağımıza kurşun sıkmak olur" dedi. Asimakopulu ise AB ülkeleri gümrük birliğinin askıya alınmasına karşı çıksa bile, AB'nin Türkiye'ye yeni tarifeler uygulayabileceğini söyledi.

yazının devamı...


 

ASIA TIMES'DA YAYINLANAN HABERDE RUSYA'NIN ERMENİSTAN SEMALARINDA TÜRK İNSANSIZ HAVA ARAÇLARINI VURDUĞU BELİRTİLİYOR

STEPHEN BRYEN
ASIA TIMES/HONG KONG
RUSYA ERMENİSTAN'DA TÜRK DRONE'LARI VURUYOR

Asia Times'da yayınlanan haberde, Azerbaycan'ın Türk yapımı silahlı drone'ları kullanmasına karşı, Moskova'nın Ermenistan'da Kraskuşka isimli öldürücü drone'ları serbest bıraktığı ifade ediliyor. Bu sistemlerinin sinyal karıştırma sistemleri olduğu belirtiliyor. Sistemin şu ana kadar Azerbaycan tarafından Ermenistan'ı hedef almak için kullanılan en az dokuz Türk Bayraktar silahlı drone'u devre dışı bıraktığı yazıyor. Haberin yazarı Bryen, sistemin şu anda Dağlık Karabağ bölgesinden uzakta Ermenistan Gümrü'deki Rus askeri üssü yakınlarında faaliyet gösterdiğinin iddia edildiğini yazıyor. Bryen, daha önce Suriye ve Libya'da kullanılan ve şu anda Dağlık Karabağ bölgesinde kullanılan Bayraktar insansız hava araçlarının, GPS kullanılarak hedef bölgeye gönderilen konvansiyonel bir silah olduğunu belirtiyor. Bryen, bu araçların bazı parçalarının Kanada'da üretildiğini ve Kanada'nın drone'ların Dağlık Karabağ ihtilafında kullanılması nedeniyle Wescam kamera sistemini Türkiye'ye satışını durdurduğunu hatırlatıyor. Bu drone'ları vuran Rus sistemlerin, geniş bantlı çok işlevli bir sinyal karıştırma istasyonu olduğunu yazan Bryen, bu araçların Rusya'nın askeri üslerinin içindeki ve çevresindeki alanları korumak için tasarlandığını vurguluyor. Rus basını silahlı insansız hava araçlarına da karşı koyabilen bu drone'ların Bayraktar droen'larını düşürdüğünü yazıyor. Bryen, düşürülen bu araçların bazı fotoğraflarının Ermenistan tarafından yayınlandığını ve başta Avia.pro olmak üzere Rus basınında da yer aldığını vurguluyor. Bryen, "Fotoğraflar parçalanmış drone'ları gösteriyor, yerden vurulduklarına dair bir işaret yok. Basında çıkan haberlere göre, parçalanmaya Rus sinyal karıştırma sistemleri neden oldu" diye yazıyor. Bryen, Azeriler ve Türklerin neden Rus üslerinin yakınında silahlı insansız hava araçları uçurduklarının sorulması gerektiğine dikkat çekiyor.

yazının devamı...


AL-MONITOR'DA YAYINLANAN HABERDE TÜRKIYE'NİN SURİYE'DE YEKPARE ORDU YARATMA HEDEFİNİ İMKANSIZ KILAN GELİŞMELER YAŞANDIĞI YAZIYOR.

STEPHEN BRYEN
AL MONITOR/ABD
CİHATÇI CEPHEDEN TÜRKİYE İÇİN KÖTÜ HABERLER

Al-Monitor'da yayınlanan Fehim Taştekin imzalı haberde, Türkiye'nin, Suriye krizi boyunca milisleri örgütleme, eğitip donatma ve kullanma konusunda epey tecrübe edindiği, ancak ne örgütler arası iç çatışmaları bitirebildiği ne de hedeflediği düzenli orduyu kurabildiği yazıyor. "Astana, Soçi ve Moskova'da varılan mutabakatlarla terör örgütlerini elimine etme sorumluluğunu üstlenen Türkiye, Rusya'nın baskılarını savuşturmak ve İdlib'e yönelik operasyonları bertaraf etmek için silahlı grupları şekillendirmeye çalışıyor", diye yazıyor Fehim Taştekin. Bu çerçevede BM'nin terör örgütleri listesindeki Heyet Tahrir El Şam'ın (HTŞ) dönüştürülmesinin en önemli mesele olduğunu ifade eden Taştekin, "Türk istihbaratı bir süreden beri Suriye Milli Ordusu, Ulusal Kurtuluş Cephesi ve HTŞ'in katılımıyla ortak askeri konsey kurulması için uğraşıyor" diyor. Taştekin'e göre HTŞ Türkiye ile uyumlu olmaya özen gösteriyor, İslamcı grupların yer aldığı Ulusal Kurtuluş Cephesi'ni kendine çekmeye çalışıyor. "Hedefi Suriye ile sınırlı yerel muhalif güç" imajı yaratmak. Taştekin, "HTŞ bir yana Türkiye'nin girişimiyle 2018'de oluşturulan Ulusal Kurtuluş Cephesi içindeki örgütleri koşulsuz Türk çıkarlarına bağlamak kolay değil. Her şeyden önce bu örgütler farklı düzeylerde ideolojik altyapıya sahip" diye yazıyor. Taştekin'e göre yönetilmesi zor bir örgüt karmaşası var.

yazının devamı...


AVUSTURALYA'NIN ASPI ENSTİTÜSÜNÜN WEB SİTESİNDE YAYINLANAN HABERDE "TÜRKİYE YAVAŞ AMA EMİN ADIMLARLA BATI'DAN UZAKLAŞIYOR. TÜRKİYE İLE FRANSA ARASINDAKİ SON TARTIŞMA, BU GENİŞLEYEN UÇURUMUN SON ÖRNEĞİDİR" YAZIYOR

MOHAMMED AYOOB
ASPI THE STRATEGIST/AVUSTURALYA
TÜRKİYE VE BATI ARASINDA ARTAN GERİLİM

ASPI Stratejik Siyaset Enstitüsü'nde yayınlanan haber, Türkiye ile Batı arasındaki uçurumun açıldığına dikkat çekiyor. Makalenin yazarı Ayoob, Fransa'nın, İslam'ı Fransız değerlerine uyacak şekilde yeniden düzenlemek istediği açıklamalarına Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Macron adlı bu kişinin İslam ile sorunu nedir" cümlesi ile yanıt verdiğini hatırlatıyor. Ayoob, bu sert açıklamaların Türkiye-Avrupa ilişkilerinin yokuş aşağı gittiğini gösterdiğini belirtiyor. Ayoob, Türkiye'nin Avrupa'ya yönelik temel şikayetinin AB üyelik süreci ile özetlenebileceği görüşünde. Ayoob Türklerin AB'den dışlanmalarına ana nedenin İslam olduğuna inandıklarını söylüyor. Ayoob'a göre, Türkler, Doğu Akdeniz olaylarında AB'nin Yunanistan ve Kıbrıs'a destek vermesinde aynı dine sahip olmanın Avrupa'nın duruşunda etkili olduğuna inanıyorlar. Türkiye'nin ABD ile de anlaşmazlıklar yaşadığına dikkat çeken Ayoob, ABD'nin geçmişte Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediğini, son birkaç yılda iki müttefik arasında genişleyen bir uçurum açıldığını yazıyor. Ayoob, "Ankara'nın Orta Doğu'da bağımsız bir dış politika oluşturma girişimi, Türkiye ile ABD arasında bir çıkar çatışmasına yol açtı. Amerika-Türkiye ilişkilerindeki gerilimlerin kaynakları Avrupa'da olduğu gibi dini-kültürel olmaktan çok stratejik. Ancak, ABD ile büyük Avrupalı güçler arasındaki yakın ittifak, Türklerin, Türk-Amerikan ilişkilerinin Avrupa ile yaşanan gerilimlerle daha da kötüleştiğine inanmasına neden oldu" diye yazıyor. Ayoob Hıristiyan-Batılı güçlerin, Türkiye'nin Müslüman kimliği nedeniyle bağımsız bir güç merkezi olarak ortaya çıkmasına asla izin vermeyeceği inandığını ve son olayların Batı'ya yabancılaşma hissini derinleştirdiği görüşünde. 

yazının devamı...


LE MONDE GAZETESİ, ANKARA YANLISI İSYANCI GRUPLARIN SURİYE'DEKİ SALDIRISININ RUS BASKINLARINA MİSİLLEME OLDUĞUNU YAZIYOR

LE MONDE VE AFP
LE MONDE/FRANSA
SURİYE: 15 REJİM YANLISI SAVAŞÇI ÖLDÜRÜLDÜ

Le Monde gazetesi Suriye'de ölümcül saldırıların arka arkaya ikinci günde devam ettiğini yazıyor. Haberde, Türkiye'ye bağlı Suriyeli isyancıların, Suriye İdlib'de Şam rejiminin pozisyonlarını bombalayarak on beş rejim yanlısı savaşçıyı öldürdükleri belirtiliyor. Le Monde'a göre, bu saldırı önceki gün gerçekleştirilen Rus baskınlarına misilleme. Pazartesi günü Rus hava kuvvetlerinin, Türkiye'nin desteklediği Feylak el Şam'ın eğitim kampını hedef alarak Türkiye sınırına yakın 78 savaşçısını öldürdüğü ve 90'dan fazla kişiyi yaraladığı belirtiliyor. Bu olayın Suriye'nin son büyük cihatçı ve isyancı kalesi olan ve bir kısmı Şam'ın kontrolü dışında kalan İdlib bölgesinde son sekiz aydaki en ölümcül saldırı olduğu vurgulanıyor. Aralarında Feylak el Şam'ın da yer aldığı Ankara'ya bağlı isyancı gruplar koalisyonu olan Ulusal Kurtuluş Cephesi intikam yemini etti. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi ise "Pazartesi gününden bu yana Ulusal Kurtuluş Cephesi grupları, İdlib'in güney ve doğusundaki rejim güçleri tarafından kontrol edilen çeşitli bölgelere yüzlerce roket ve topçu ateşi fırlattı" açıklamasını yaptı. Gözlemevine göre bu bombardıman son 24 saatte hükümet yanlısı 15 gücü öldürdü. AFP'ye konuşan Ulusal Kurtuluş Cephesi sözcüsü Naci Mustafa ise, bu saldırıların özellikle İdlib'in güneyi ve kuzeyindeki rejim güçlerini hedef aldığını belirtti. Mustafa, Rusya'yı geçen Mart'tan bu yana İdlib'de yürürlükte olan ateşkesi "sabote etmeye" çalışmakla suçlayarak, "Buna yanıt verilecek ve sert ve güçlü olacak" açıklamasını yaptı.  

yazının devamı...


JERUSALEM POST FRANSA İLE TÜRKİYE ARASINDA YAŞANAN SON KRİZİN DAHA ÖNCEDEN YAPMIŞ OLDUĞU GİBİ ANKARA TARAFINDAN ÜRETİLEN BİR KRİZ OLDUĞUNU SAVUNUYOR

SETH J. FRANTZMAN
JERUSALEM POST/İSRAİL
TÜRKİYE'NİN ÜRETTİĞİ KRİZLER

Jerusalem Post'a yazan Seth Frantzman, Türkiye ile Fransa arasında yaşanan karikatür krizinin Türkiye'nin İslam dünyasında nüfuzunu artırmak ve Ankara'yı İslam'ın "savunucusu" olarak göstermek için Ankara tarafından kullanıldığını yazıyor. Türkiye tarafından üretilen bu tartışmada Fransa'nın "islamofobik" olarak gösterilmeye çalıştığını yazan Frantzman, Türkiye cumhurbaşkanının Fransa'da kafası kesilerek öldürülen öğretmen cinayetini kınamak yerine bu cinayeti Fransa'ya darbe indirmek için kullandığını ileri sürüyor. Ankara'nın bu krizi icat etme biçiminin daha önceleri Ortadoğu'da üretilmiş olan krizlere benzediğini savunan Fratzman şu sözlerle devam ediyor: "Geçtiğimiz yıldan beri Türkiye, Ekim 2019'da Suriye'de ABD ile, ardından Libya ve ardından Mısır, ardından Avrupa, Rusya, Suriye rejimi, Libya, Yunanistan, Kıbrıs, Irak, ardından Ermenistan, Yunanistan ve Fransa ile her ay yeni bir kriz yarattı." Frantzman Yunanistan krizinin yerine geçecek şekilde Fransa ile kriz yaratmak için Türkiye'nin kendisini "İslam savunucusu" olarak göstermesi gerekiyordu diye yazıyor. Frantzman'a göre, "Türkiye, ABD'nin Azerbaycan ile Ermenistan arasında yeni bir anlaşmaya aracılık ettiğini ve Azerbaycan'ı bir savaşa doğru itmeye devam edemeyeceğini de biliyordu, bu da Ankara'yı tek bir seçeneğe yani Fransa ile krizi alevlendirmeye" itti. Fransız ürünlerini boykot çağrısında Türkiye'nin, Katar ve İran ile koordineli çalıştığını iddia eden Frantzman, Malezya'dan Pakistan'a, Kuveyt'e kadar birçok ülkeye baskı uyguladığını ve birçoğunun Fransa'nın "tartışmasına" bir şekilde yanıt vermeye zorlandığını savunuyor. 

yazının devamı...

 
 
 
 

Öne Çıkanlar