AKP’de kılıçlar çekildi!

Kimi sosyal medya hesabından isim listesi yayınlıyor, kimi köşelerde 'küçük düşündük, büyük kaybettik' deniyor, yandaş yazarlar birbirini suçluyor.

Seçimi kaybeden partide kaynama başlar. Zaten birbiriyle geçinemeyen ekipler, gruplar hemen birbirini suçlar. Hatta olağanüstü kurultay sesleri yükselir ki bunu da en çok CHP’de duyar olmuştuk.

Şimdi de benzer bir manzarayla karşı karşıyayız. Ancak bu kez olayın kahramanı CHP değil AKP.

O halde her seçim sonrası CHP için atılan o başlığı AKP için atmak yanlış olmayacak; "AKP’de kılıçlar çekildi."

Aslında işaretler bir süredir ortadaydı. Ama bunları dile getirenler "nifak tohumu sokmaya çalışmakla" suçlanıyordu. Nedense AKP-Gülen Cemaati arasında patlak veren kavganın ilk günlerinde olduğu gibi: "Fethullah Hocaefendiyle AK Parti arasına nifak sokamazsınız."

Sonrası malum…

Bugünse bir kısım AKP’li özellikle İstanbul’un kaybedilmesinin ardından "şaibe var", "oylarımız çalındı" yaygarasını koparırken bir kısım ise sonuçlardan parti içindeki başka bir kesimi suçluyor.

Kimi AKP’li sosyal medya hesaplardan seçimin kaybedilmesine neden olduğu iddia edilen "Pelikancılar"ın isim listesi yayınlanıyor, diğer yandan köşe yazarları kendilerince ‘sorumluları’ deşifre ediyor, yandaş yazarlar birbirini suçluyor.

Öyle ki Yeni Akit’ten Abdurrahman Dilipak bu manzara karşısında "sonun başlangıcı olabilir" diyor.

Bir zamanlar Erdoğan’ın basın danışmanlığını da yapan Yenişafak yazarı Kemal Öztürk, dün parti içindeki çekişmeyi şu cümlelerle dile getiriyordu:

"AK Parti içinde birbiriyle uğraşan, bu çekişmeden kişisel çıkar elde etmeye çalışan ve bu karmaşayı daha çok tahrik edenler…

İşte sonra birbiriyle çekişen insanların bulaştırdığı hastalığa kapıldık. Sonra içimize korku düştü, şimdi de gücümüz elimizden gidiyor. Kendimize gelmezsek, kifayetsiz muhterisleri durdurmazsak daha da kötüye gidecek. Üzülerek görüyorum ki, hâlâ sandıktan ders çıkarmayanlar var."

Bir başka AKP’li isim, İnternethaber’den Süleyman Özışık da benzer şeyleri yazıyordu:

"Küçük hesap yapıldı, büyük kaybedildi. Ortaya maliyet hesapları kondu ama belediyelerin kaybedilmesinin maliyetleri hesaplanamadı.

Aynı küçük hesaplar, aday belirleme sürecinde de yaşandı. Milletin adayı yerine kendi adamlarını ilçelere yerleştirenler sayesinde kaybetti.

Ekrem İmamoğlu, İstanbul'u kazanmayı rüyasında bile göremezdi. Onu her gün manşetlere çekip, ‘AK Partili kadından tokat gibi cevap’ diye manşet atanlar sayesinde kazandı.

Bugün AK Parti'yi savunan gazetecilerin belli bir kısmına bakın. Hepsi büyük makamlarda oturuyor. Onlar da AK Parti adına tetikçilik yapıyor, ahkam kesiyor, insanları açlıkla terbiye etmeye çalışıyor. Ama göreceksiniz, onlar da ellerindeki imkânlar alındığında düşmana dönüşecek."

Hatırlarsanız Binali Yıldırım’ın adaylık sürecinde de benzer şeyler konuşulmuştu. Yıldırım’ın kampanya sırasındaki gönülsüzlüğünün altında damat Berat Albayrak’ın yattığı söylenmişti. (Buna dair iddiaları geçen hafta da bu köşede dile getirmiştim.) Yıldırım, İstanbul’daki aday listelerinde ağırlıklı olarak belirleyici olan damat Berat Albayrak’tan rahatsızdı. Gerçi damattan sadece Yıldırım’ın değil AKP içinde birçok ismin rahatsız olduğu da biliniyor.

Berat Albayrak ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu istifanın eşiğine getiren ardından da omuz atmaya varan kavga da hafızalarda.

Ve o gece yaşananlar.

Erdoğan, balkon konuşmasında yalnızdı. Öyle yalnızdı ki aile bireyleri de yanında yoktu, tabii damat da. Ama Erdoğan, o konuşmasında Binali Yıldırım’ın da adını anmadı. Zaten Binali Yıldırım da teşekkür konuşmasında Erdoğan’ın adını anmadı.

Üstüne bir de Yıldırım’ın o gece Süleyman Soylu ile yaptığı toplantıyı ekleyelim.

Tabii sonuçlara itiraz eden ancak elle tutulur bir şey söyleyemeyen AKP İstanbul İl Başkanı’nın kameralar karşısına Binali Yıldırım olmadan çıkmasını da unutmayalım. Yıldırım’ın ‘damadın adamı’ olduğu için il başkanından pek hazzetmediği de malum.

Peki şimdi ne olacak?

Kulislerde AKP’de bir kabine değişikliği beklentisi konuşulmaya başladı bile. Bakalım Erdoğan faturayı kime kesecek. Damadına mı yoksa her ağzını açtığında muhalifleri tehdit eden ve seçimle birlikte ağzını bıçak açmayan Süleyman Soylu’ya mı? Yoksa Binali Yıldırım’a mı? Yoksa hepsine birden mi?

Şimdilik manzara böyle.

Bir de yeni parti için seçim sonuçlarını bekleyen küskünler var ki AKP’de kavganın hayli sert geçeceği ortada.

O zaman yandaş medyanın CHP için atmaya bayıldığı o başlık kalıbını bu kez de biz AKP için kullanalım:

"AKP’de kılıçlar çekildi!"

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi