'Spekülasyona' girmem diyen Meyer-Landrut: Türkiye'nin AİHM'in kararlarına uygun hareket etmesi beklenir

'Spekülasyona' girmem diyen Meyer-Landrut: Türkiye'nin  AİHM'in kararlarına uygun hareket etmesi beklenir
AB Büyükelçi Meyer-Landrut, Kavala'nın serbest bırakılması için 10 ülke büyükelçisinin yaptığı çağrı, bununla ilgili tartışmalar ve AB-Türkiye ilişkilerine ilişkin değerlendirmeler yaptı.

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut,  21-22 Ekim tarihlerinde "Deniz Biyoçeşitliliğinin korunması" konusunda AB'nin paydaşı olduğu etkinliklere katılmak için Dalyan ve Bodrum idi. Tam da bu tarihte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Osman Kavala'nın serbest bırakılması için ortak bildiri açıklayan 10 ülkenin büyükelçisi ile ilgili "Bu Soros artığını savunanlar, bunu nasıl bıraktırırız gayreti içindeler. Söyledim Dışişleri Bakanımıza, bizim bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz" açıklaması yapmıştı. Büyükelçi Meyer-Landrut, Türkiye'nin Paris İklim Anlaşması'nı imzalaması sonrasında yaşanacak süreç, Osman Kavala'nın serbest bırakılması için 10 ülke büyükelçisinin yaptığı çağrı, bununla ilgili tartışmalar ve AB-Türkiye ilişkilerine ilişkin BBC Türkçe'den Ayşe Sayın’e anlattı.

'BİR GERİ GİDİŞ BİR KÖTÜLEŞME VAR'

Meyer-Landrut, 10 ülkenin büyükelçisinin Osman Kavala'nın serbest bırakılması çağrısına Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Onların burada yaşaması lükstür" sözlerini AB açısından değerlendirdi.

Komisyonun hafta başında rapor yayınladığını söyleyen Meyer-Landrut, "burada da duruma dair AB'nin düşüncelerini, bizim düşüncelerimizi görebilirsiniz. Maalesef bir geriye gidiş, bir kötüleşme var. Raporda da bu ayrıntılarıyla anlatılıyor.Bu rapor aslında AB'ye katılım anlamında bir rapor ve bu da Kopenhag kriterlerinin yerine getirilmediği anlamına geliyor ve müzakereler donmuş vaziyette diyebiliriz. Raporun bu vurgularıyla da değişecek gibi değil. Ama iklim konusunda, sağlık, mülteciler ve göç gibi uluslararası konularda birlikte çalışmayabileceğimiz anlamına gelmiyor" dedi.

TÜRKİYE'NİN AB RİAYET ETMESİ GEREKİYOR

Büyükelçilerin sınırdışı edilmesi gibi bir durum olursa, bu AB Türkiye ilişkilerini nasıl bir noktaya geleceğini değerlendiren Meyer-Landrut şunları söyledi;

Türkiye, hangi adımı atar atmaz, spekülasyona girmem. Ama uygun adım ne olabilir? Türkiye, Avrupa Konseyi'nin (AK) kurucu üyesi olmaktan haklı olarak gurur duyuyor. Fakat AK kurucu üyesi olarak da bütün üye devletlerin olduğu gibi Türkiye'nin de bu konseyin kurumlarına riayet etmesi gerekiyor. Örneğin AİHM de bu kurumlarından bir tanesi, onun kararlarına uygun hareket etmesi bekleniyor. Biz Avrupa ülkeleri olarak bütün üye devletlerin bu kurumları kabul etmelerini ve saymalarını, bütün ülkeler gibi Türkiye'nin de bu kararlara riayet etmelerini bekliyoruz.

TÜRKİYEDE 'YAŞANANLARI YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ'

Türkiye, AB'nin 18 Mart mutabakatında sözünü tutmadığın ve Gümrük Birliği'nin güncellenmesi gerektiğine dair ise AB raporunda yer alanları  Meyer-Landrut şu ifadelerle anlattı;  bu rapor konusunda içimiz rahat. Rapora inanıyor ve güveniyoruz. Ülkede yaşananları da yakından takip ediyoruz. Hazırlanması aşamasında herkesle, ilgili tüm taraflarla temasa geçiyoruz. Hükümet kanadından olsun, sivil toplum olsun, belediyelerle, derneklerle, tüm temsilcilerle bir araya geliyoruz. Sadece Ankara ve İstanbul'da yapmıyoruz bunları. Bu süreç içerisinde bilgi edinmek amacıyla Türkiye'nin farklı yerlerini de ziyaret ediyoruz. Dolayısıyla rapor oldukça yoğun bir hazırlık sürecinden geçiyor.

'DAYANIŞMA AB'NİN TEMEL İLKESİDİR'

AB'ye üye devletler arasında bir dayanışma bağı var diyen Meyer-Landrut, dayanışma AB'nin temel ilkesidir. Herhangi bir üye devlet, herhangi bir AB politikasının tek bir yazarı olamaz, tek bir üye devlet tarafından AB üye politikası hazırlanmış olamaz ve bu, Türkiye için de geçerli, başka ülkeler için de geçerli.

'AB SURİYELİ MÜLTECİLERLE İLGİLİ TÜRKİYE 6 MİLYAR EURO DESTEK VERDİ'

Meyer-Landrut, göç ve mültecilerle ilgi ise şunlara ifade etti; göç ve mültecilerle ilgili olan kısmına baktığımız zaman Türkiye, Yunanistan ve Yunan adalarına göçü büyük ölçüde engellemiş, durdurmuş durumda. Yine baktığınızda AB de Suriyeli mültecilerle ilgili faaliyetler konusunda Türkiye'ye destek sözünü tuttu; 6 milyar Euro destek olacağın duyurmuştu ve bunu sağladı. İlave 3 milyar Euro daha köprü finansmanı diyebileceğimiz 500 milyon Euro'yu daha ekstra olarak sağladı. Tüm bunlara baktığımızda aslında AB mali olarak sağlamayı söz verdiği katkıyı sağlamış ve sözünü tutmuş durumda.

'TİCARET ALANLARINDA SIKINTILAR VAR'

Meyer-Landrut, Gümrük Birliği ile ilgili olarak bu ilişkilerin yeniden başlamasını istiyoruz diyerek, son yıllarda özellikle çok gündeme gelen ticaret engelleri, ticaret alanlarındaki sıkıntılı konular var. Öncelikle bunları halletmemiz gerekir. Aslında bunlar mevcut Gümrük Birliği çerçevesinde çözüme kavuşturulabilecek konular gibi görünüyor dedi.

'PARİS İKLİM ANLAŞMASININ ONAYLAMASI POZİTİF NOT OLARAK DÜŞÜLDÜ'

AB raporda, siyasi kriterlere ilişkin neredeyse tek olumlu cümle yok hatırlatması yapan Aşe Sayın'a  Meyer-Landrut şu değerlendirmeyi yaptı; biz raporun hazırlanması için bütün müktesebat başlıkları ile ilgili detaylı çalışma yapıyoruz. Herhangi bir mevzuatta olumlu ilerleme olması halinde bu belirtiliyor. Örneğin, ilerleme raporuna, Türkiye'nin Paris Anlaşması'nı onaylamasını biz pozitif not olarak düştük. Yine bunun gibi başka alanlarda olumlu gelişme varsa not ediyoruz. 

'DESTEKTEN YARARLANACAK AMA ÖDEYEBİLECEK KAPASİTEDE OLMASI GEREKİYOR'

Türkiye Paris Anlaşması'nı onayladı. Türkiye çoğunlukla termik enerji üreten bir ülke. Uyum sürecinde "yeşil mutabakat"la Türkiye'ye ne tür desteklerin sağlanacğını ise Meyer-Landrut şöyle ifade etti;

Türkiye'de çok ciddi bir yenilenebilir enerjinin kurulmakta olduğunu görüyoruz. Tabii daha düşük bir hızla başlayınca artış da fazla oluyor. Matematik aslında, politikayla alakası yok bunun. AB olarak da bizler aslında birlikte çalıştığımız ülkelere sağladığımız mali yardımlarda bazı değişiklere gitmeye çalışıyoruz. Bu özel bir yaklaşım değil genel bir yaklaşım.

Türkiye için bir platform oluşturmaya çalışıyoruz söyleyen Meyer-Landrut, "kalkınma bankaları tarafından, özel bankalar, Avrupa bankaları, üye devletlerin ulusal bankaları olabilir. Bu bankalar yeşil dönüşüm projelerini finanse edilebilirler. Ama bunun için de Türkiye'nin elinde bu şekilde finanse edilebilecek projeler listesi olması gerekiyor. Destekten yararlanacak ama ödeyebilecek kapasitede olması gerekiyor" dedi.

BBC Türkçe'de yer alan ropörtajın tamamına link üzerinden ulaşabilirsiniz.

Öne Çıkanlar