Bandırma'da 2 bin 500 yıllık su şebekesi bulundu

Bandırma'da 2 bin 500 yıllık su şebekesi bulundu
Kazı heyeti başkanı Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kaan İren, bulduğumuz künkler, milattan önce 4'üncü yüzyıla ait' dedi.

Balıkesir'in Bandırma ilçesinde bulunan ve birçok medeniyete ev sahipliği yapan İlk Çağ kenti Daskyleion'daki arkeolojik kazılarda içme suyu hattı ortaya çıkarıldı. Bulunan künklerin milattan önce 4'üncü yüzyıla ait olduğu belirlendi.

İlk yerleşimlerin milattan önce 3 binli yıllara uzandığı Hisartepe mevkiinde kazılara ilk olarak Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal başkanlığında başlandı. Daskyleion'daki kazılar, 68'inci yılında da sürüyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Balıkesir Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, Bandırma ve Manyas belediyeleri, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ve Bandırma Çelebi Liman İşletmesi firmasının desteğiyle devam eden kazıda, 10 metre uzunluğunda 2 bin 500 yıllık su hattına ulaşıldı.

MİLATTAN ÖNCE 4. YÜZ YILA AİT

Kazı heyeti başkanı Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kaan İren, AA’ya çalışmalara ilişkin açıklamalarda bulundu.
Daskyleion'un önemli bir İlk Çağ kenti olduğunu anlayan İren, "Kazıda bulduğumuz pişmiş topraktan yapılmış, kalın su borusu olan künkler, milattan önce 4'üncü yüzyıla ait" dedi.

İren, o dönem Manyas Gölü tarafında henüz yeri tespit edilemeyen bir kaynaktan suyun şehre taşındığı bilgisine ulaştıklarını dile getirdi.

TIKANMALARA KARŞI KONTROL SİSTEMİ OLUŞTURULMUŞ

Suyun küçük bir havuzdan geçtikten sonra şehre, güneye doğru künkler vasıtasıyla aktarıldığını bildiren İren, şöyle devam etti: "Künklerde yer yer kontrol noktaları saptadık. Bu kontrol noktaları, künklerde suyun kirecinden dolayı bir tıkanma olursa bu noktalar sayesinde bir tel vasıtasıyla veya bir başka aletle bu künklerin tekrardan kullanıma açılması, suyun rahatça akmasını sağlıyor. Bu yapı kesinlikle bir su altyapı sistemidir ve içme suyu sağlamaya yöneliktir. Bu dönemdeki künkler pişmiş topraktan imal ediliyordu ve kireçten harçlarla birlikte birbirine tutturuluyordu. Bu malzemeler zayıf malzemelerdir, yer yer kırılabiliyor. Bizim elimize geçen künkler, güzel korunmuş olarak geçti. Herhangi bir bozulma, yıpranma büyük ölçüde görmedik. Künklerin üstünde kısmen korunmuş bir döşeme gördük, o döşemeyi kaldırdıktan sonra künklerin bu döşemenin altından geçtiğini gördük. Başka şehirlerde, başka forumlarda bu künklerin toprak üstünde de kullanıldığını biliyoruz."

Prof. Dr. İren, künklerin kente doğru gidiş yönü ile herhangi bir çeşme binasıyla buluşup buluşmayacağına ilişkin araştırmalarının sürdüğünü sözlerine ekledi.

Öne Çıkanlar