15 Mayıs Kürt Dil Bayramı: 90’lı yıllarda uygulanan Kürtçe yasakları kayyımlarla geri geldi

15 Mayıs Kürt Dil Bayramı: 90’lı yıllarda uygulanan Kürtçe yasakları kayyımlarla geri geldi
Diyarbakır’da 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı etkinlikleri sürüyor. Diyarbakır Adliyesi önünde açıklama yapan kurumlar, eğitim ve öğrenim hakkının tanınmasını istedi.

Remzi BUDANCİR 


+GERÇEK- Diyarbakır’da Kürt Dil Platformu ile Kürt Dil ve Kültür Ağı öncülüğünde başlatılan 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı etkinlikleri devam ediyor. Kürtçenin resmi ve eğitim dili olması talebinin öne çıktığı etkinlikler kapsamında Diyarbakır Barosu,  Kürt Dil Ağı, İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği’nin  (MED-DER) katılımıyla  Diyarbakır Adliye Binası önünde basın açıklaması yapıldı. Açıklamayı Diyarbakır Barosu Kürtçe Dil Komisyonu Başkanı ve Kürt Dili ve Kültürü Ağı Hukuk Masası Sekretaryasından Elif Birkili Kürtçe okudu.

15 MAYIS, HAWAR DERGİSİ’NİN YAYIN HAYATINA BAŞLADIĞI TARİHTİR

Açıklamasına 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı tarihçesine ilişkin bilgi vererek başlayan Birkili, 15 Mayıs 1932 tarihinde Celadet Alî Bedirxan ve arkadaşları tarafından hazırlanan Kürtçe Hawar dergisi yayın hayatına başladığını söyledi. Hawar Dergisi’nin, Latin alfabesiyle yayınlanan ilk Kürtçe dergi olmasının yanı sıra Kürt Dilinin gelişimine çok büyük katkılar sunduğunu ifade eden Birkili, Kürt Dili açısından bir mihenk taşı olan bu derginin yayın hayatına başladığı 15 Mayıs gününün 2006 yılından itibaren Kürt Dil Bayramı olarak kabul edildiğini söyledi.

'ANADİLİN KORUNMASI, ANADİLDE EĞİTİMİ DESTEKLEYEN POLİTİKALARLA MÜMKÜNDÜR'

Birkili, anadillerin karşı karşıya olduğu riskler hakkında da bilgiler verdi. UNESCO Dil Atlası’na göre, Dünyada yaklaşık 2 bin 500 dilin kaybolma tehlikesi altında olduğunu ve her 15 günde bir dilin kaybolduğunu hatırlatan Birkili, Türkiye'de konuşulan Kapadokya Yunancası, Mlahso, Ubıhça dilleri çoktan yok olmuş, Kürtçenin bir lehçesi olan Zazaca dahil olmak üzere Batı Ermenicesi, Abhazca, Adigece, Kabar-Çerkes, Abazaca, Hemşince, Lazca, Pontus Yunancası, Romanca, Suret, Gagavuzca, Ladino, Turoyo ve Hertevin dilleri de maalesef yok olma tehlikesi altındadır. UNESCO’ya göre, toplumların kendi ana dillerini konuşabilmesi ve çocuklarına öğretebilmesi için uygun koşulların yaratılması gerekmektedir. Bunun yolu ise azınlık ya da farklı dilleri tanıyan, koruyan ve anadilde eğitimi destekleyen politikalar oluşturmaktan geçmektedir" dedi. 

ANADİL İLE İLGİLİ YASAK KAYYIMLARLA TEKRAR GELDİ

Türkiye’nin dil politikasının, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana eşitlikten uzak iç siyasi dengelere göre  yasaklayıcı ve engelleyici bir seyir izlediğini belirten Birkili, uygulanan yasaklar hakkında bilgiler aktardı. 1983 tarihinde yürürlüğe giren ve ancak 1991 tarihinde kaldırılan  2932 Sayılı kanunla Türkçe dışındaki dillerin kullanılmasının yasaklandığını hatırlayan Birkili, "Bu dönemde Kürtçe konuşan, yazan çizen binlerce kişi cezai yaptırımlara maruz kalmıştır. Devam eden süreçte Kürtçe’nin günlük yaşamda ve basın yayın araçlarında kullanılması konusunda çeşitli iyileştirmeler yapılmış olsa da, dil konusunda özgürlükçü ve bütünlüklü bir politikadan hala çok uzak olduğumuz da bir gerçektir. Nitekim yerel yönetimlerin dil alanında devletin tekçi politikasına karşı toplumsal ihtiyaç ve talepler doğrultusunda, kültür sanat alanından eğitime, sağlık alanından sosyal yaşama kadar birçok alanda kısıtlı imkan ve araçlarla hayata geçirdiği çok dilli politikayı esas almış kazanımlar, kayyumlarla birlikte sonlandırılmıştır. Dil ve kültür konusunda halkın hizmetine sunulmuş eğitim ve sanat merkezleri kapatılmış, çok dilli tabelalar yerine yalnızca Türkçe tabelalar devri yeniden başlamıştır. Özetle çok dilliği esas alan yerel yönetim anlayışı terk edilmiştir" diye konuştu. 

ANADİLDE EĞİTİM VE ÖĞRENİM HAKKI TANINSIN

1913’te başlayan ve 1980’lere kadar devam eden dönemde ülke genelinde Türkçe olmayan yerleşim yerlerinin isimlerinin değiştirilerek Türkçeleştirildiğini ifade eden Birkili, bu değişiklikler ile hem tarihsel hem de kültürel hafızanın yok edilmek istendiğine işaret etti. Tarih boyunca baskı ve asimilasyona uğrayan Kürt Dili ve kültürü olmak üzere, tehlike altında olan ve yok sayılan bütün dillerin korunması, geliştirilmesi ve kullanılması konusunda asimilasyon politikalarının terk edilmesini isteyen Birkili, "Dil konusunda yasal düzenlemelerle desteklenecek özgürlükçü politikalar geliştirmeye, isteyen tüm yurttaşların kendi ana dillerinde eğitim ve öğrenim görebilmesi konusunda başta TBMM olmak üzere tüm yetkilileri gerekli düzenlemeleri yapmaya çağırıyoruz" dedi.

ANADİLDE EĞİTİMİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILSIN

Birkili, ardından açıklamaya katılan kurumların Kürtçe anadil ile ilgili talepleri sıraladı:

-Anadilde eğitimin önündeki engellerin kaldırılması ve bu hakkın kullanımı için yasal düzenlemelerin yapılmasını,

-Asimilasyon ve tekçi politikalarından vazgeçilerek çok dilli ve kültürlü ve yaşama olanak sağlanmasını,

-İsimleri değiştirilen yerleşim yerlerinin isimlerinin iade edilmesini ,

-Dil öğrenimi ve kullanımıyla ilgili, başta Medeni Ve Siyasal Haklar Sözleşmesi ile Birleşmiş Milletler Eğitimde Ayrımcılığa Karşı Uluslararası Sözleşme olmak üzere diğer tüm uluslararası metinlere konulan çekincelerin kaldırılmasını ve bu konuda Anayasal düzenlemelerin yapılmasını, talep ediyoruz.

ETKİNLİKLER 16 MAYIS’A KADAR DEVAM EDECEK

Kürt Dil Platformu ile Kürt Dil ve Kültür Ağı öncülüğünde başlatılan 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı etkinlikleri Diyarbakır’da devam edecek. Etkinlikler kapsamında bu gün Rojava Parkı'nda saat 20.00’da Dengbêj Divanı oluşturulacak. 14 Mayıs’ta (yarın) Newroz'da yasaklanan ulusal kıyafetlere ilişkin Amed Şehir Tiyatrosu önünde açıklama yapılacak. 15 Mayıs’ta ise Diyarbakır Barosu Tahir Elçi Konferans salonunda Dil ve Hukuk paneli düzenlenecek. Aynı gün Bayramoğlu'nda yürüyüş düzenlenecek ardından Zarok MA'da çocuk divanı kurulacak. 16 Mayıs’ta ise Demirok Düğün Salonu'nda şölen düzenlenecek. 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar