James Webb, bugüne dek görülen en uzak galaksilerden ikisini buldu

James Webb, bugüne dek görülen en uzak galaksilerden ikisini buldu
Şimdiye kadar görülen en uzak ikinci ve dördüncü galaksi, James Webb Uzay Teleskobu'nun (JWST) kartal gözüyle tespit edildi. Manzara, Büyük Patlama teorisinin tanımladığı gökada oluşumunun temel resmini destekliyor.

Artı Gerçek - ABD Havacılık ve Uzay Kurumu'na (NASA) bağlı James Webb Uzay Teleskobu (JWST), bugüne dek görülen en uzak galaksilerden 2'sini buldu. Yerçekimi merceğiyle büyütülmüş bu iki gökada, Büyük Patlama teorisinin betimlediği galaksi oluşumunun temel resmini destekleyen özelliklere sahip.

Keşif, Pandora'nın Kümesi de denilen Abell 2744 Galaksi Kümesi formundaki devasa kütleçekimsel merceğin sağladığı büyük yardım sayesinde mümkün oldu.

Dünya'dan yaklaşık 3.5 milyar ışık yılı uzaklıktaki Abell 2744 Galaksi Kümesi'nin muazzam kütleçekimi, uzay-zamanın dokusunu, daha uzaktaki galaksilerin ışığını büyütmeye yetecek kadar çarpıtıyor.

ERKEN EVREN'DE OLUŞMUŞ ÇOK UZAK GÖKADALAR

Karanlık maddenin hakim olduğu mega küme, uzay-zaman dokusunu bükerek daha da uzaktaki nesneleri kütleçekimsel olarak mercekliyor. Abell 2744 Galaksi Kümesi'ndeki yay şeklinde esnemiş, bozulmuş ve daha kırmızı merceklenmiş galaksiler, erken Evren'de oluşmuş çok uzak gökadalar.

Penn Eyalet Üniversitesi Eberly Bilim Koleji'nden, JWST UNCOVER (Yeniden İyonizasyon Çağından Önce Ultradeep NIRSpec ve NIRCam Gözlemleri) ekibinin üyesi Bingjie Wang, bu kozmik mercek tarafından büyütülen ilk galaksileri aramak için James Webb Uzay Teleskobu'nu kullandı ve şimdiye kadar görülen en yüksek kırmızıya kayan galaksilerden ikisini keşfetti.

YÜKSEK KIRMIZIYA KAYMA ORANI, ARTAN UZAKLIK DEMEK

Kozmolojik kırmızıya kayma, evrenin sürekli genişlemesinin tetiklediği ışık dalga boylarının uzamasıdır. Bir galaksi ne kadar uzaksa, o galaksinin ışığı uzayda bize ulaşırken evren de o kadar genişlemiş ve dolayısıyla o ışığın dalga boyları da o kadar uzamıştır. Dalga boyları bu şekilde uzadıkça, daha dar, mavimsi olanlardan daha kırmızı olanlara doğru gidiyorlar ve sonunda elektromanyetik spektrumun görünmez, kızılötesi bölgesine düşüyorlar. Büyük Patlama'dan 300 ila 400 milyon yıl sonra var olan galaksilerin ışıkları, insanlar tarafından görülemeyen kızılötesi dalga boylarına kadar uzanıyordu. Ama aslında JWST'nin Yakın Kızılötesi Kamerası (NIRCam) ve Yakın Kızılötesi Spektrometresi (NIRSPEc) tarafından tespit edilebiliyorlar.

BÜYÜK PATLAMA'DAN BİRKAÇ YÜZ MİLYON YIL SONRA OLUŞTULAR

Wang ile ekibi, kırmızıya kayma oranı yüksek iki galaksinin mercekli görüntülerini tanımlamayı başardı. UNCOVER-z13 (z, kırmızıya kaymanın kısaltması) olarak adlandırılan birinin kırmızıya kayması 13.079. Bu, onun bilinen en uzak ikinci galaksi olduğunu doğruluyor.

(Onaylanan en uzak galaksi, yine JWST tarafından 2022 yılında keşfedilen ve kırmızıya kayması 13.2 olan JADES-GS-z13-0.)

Buna göre UNCOVER-z13, Büyük Patlama'dan sadece 330 milyon yıl sonra var oldu.

Yakın zamanda keşfedilen diğer galaksi UNCOVER-z12, kırmızıya kayması 12.393 olduğundan, tüm zamanların en uzak galaksileri listesinde 4. sıraya yerleşiyor. Bulunduğu bölgeyi Büyük Patlama'dan sadece 350 milyon yıl sonraki haliyle görüyoruz.

Wang, UNCOVER galaksilerinin diğerlerinden daha büyük olmasını "Boyuttaki farkın, yıldızların nasıl oluştuğundan mı yoksa oluştuktan sonra onlara ne olduğundan mı kaynaklandığı belli değil, ancak galaksi özelliklerindeki çeşitlilik gerçekten ilginç" diye değerlendirerek ekledi:

"Bu erken galaksilerin benzer malzemelerden oluşmuş olması öngörülüyor, ama şimdiden birbirlerinden çok farklı olduklarının işaretlerini veriyorlar."

Büyük Patlama modeli de Evren'in yaratılışının ardından galaksilerin, nasıl küçük bir hayata başladıktan sonra diğer galaksiler ve gaz bulutlarıyla birleşerek hızla büyüdüğünü betimliyor.

'BÜYÜK PATLAMA TEORİSİNİN TÜM PARADİGMASINI DESTEKLİYOR'

Penn Eyalet Üniversitesi'nde astronomi ve astrofizik yardımcı doçenti ve Wang'ın ekibinde ortak araştırmacı Joel Leja, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bu büyüme daha fazla yıldız oluşumunu teşvik etti. Bu da sonuçta genç galaksilerde bulunan elementlerin bolluğunu ve çeşitliliğini artırdı, onlara hidrojen ve helyumdan daha ağır maddelerin sokulmasını sağladı. UNCOVER tarafından ortaya çıkarılan galaksiler genç, küçük, az miktarda ağır element içeriyor ve aktif olarak yıldız oluşturuyor. Bunların hepsi Büyük Patlama teorisinin tüm paradigmasını destekliyor." (DIŞ HABERLER)

Öne Çıkanlar