Seçim sonrasına ne kadar hazırsınız?

Bu seçim sadece bir yerel seçim olarak görülmemeli. Kutuplaşan iki siyaset anlayışının dışındaki partilerin alacakları oyları, gelecek açısından anlamlı görüyorum. DEM Parti'ye vereceğiniz oy, kayyuma vereceğiniz en güçlü irade beyanı olacaktır.

‘’Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü hem akıl çağıydı hem aptallık hem inanç devriydi hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi, hem umut baharı hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğrudan cennete girecektik ya da tam öteki yana.’’

Charles Dickens

Bu haftaki yazım yerel seçimler öncesi son yazım. Yazımı okuduğunuzda seçim sonuçlarının belli olacağı zamana sayılı gün ve saatler kalmış olacak. Ben de seçim sonrasıyla ilgili öngörü ve düşüncelerimi paylaşmak istedim.

Kabul etmek gerekir ki son zamanların en garip seçim sürecini yaşıyoruz. Alanlardaki siyasi partilerin hepsinde bir enerji düşüklüğü var. Seçim çalışmalarım sırasında seçmenlerin çoğunun seçime dair motivasyon ve heyecanlarının olmadığını fark ettim. Herkes “Şu seçim olsun ve bitsin” tarzında yaklaşıyor. Görüşüm, seçimlerden herkes yorulmuş ve genel seçimler sonrasında motivasyon ciddi anlamda düşmüş. Ciddi anlamda herkeste “Seçim sonrası ne olacak?” düşüncesi hâkim.

BALAYI BİTİYOR

Hatırlar mısınız? AK Parti iktidar olmadan önce, ekonomik krizin derinleştiği o günlerde, her yerde döviz büroları vardı. Şimdi de, özellikle büyük şehirlerde etrafınıza dikkatli bakarsanız, son iki aydır döviz bürolarının arttığını göreceksiniz. Geçmişte bankaların online döviz alışverişi işlemi yoktu. Artık online alımlar yapılabilmesine rağmen bu tip işyerlerinin açılması çok manidar. Bana göre bu durum, döviz bürolarının açıldığı bir zamanda iktidara gelen AK Parti’nin ekonomik istikrar parolasını hayata geçiremediğinin ve daha da fazla dibe düştüğünün bir kanıtı.

Ekonominin seçimlerden önceki vaziyeti, insanları “Seçimden sonra ekonomide neler olacak?” kaygısına sevk ediyor. Malumunuz şu anda hepimizi zorlayan ekonomik koşulları bile seçimlerden sonra arar hale geleceğiz.

Seçim takvimine göre yerel seçimlerden sonra uzun bir süre seçim olmayacak. Yeterli bulamadığımız emekli maaşına gelecek senelerde yapılacak artışın, seçim öncesi yapılan artışlardan daha yüksek olacağı umudu kaçımızda var? Yeni bir seçim sürecine kadar emekli maaşına yeterince zam yapılmayacağı geçmiş dönemlerden tecrübeyle sabit.

22 yıldır memleketi yöneten iktidar, yıllarca bekletilen emeklilik düzenlemesi seçim sürecinde yürürlüğe koyarak alelacele kanunlaştırdı. Seçimde kaybetme riski gündeme gelince bu kanun çıkarılmak zorunda kalındı. Bu kanunun gerçekten hakkaniyetli bir kanun olmadığı da malum. Sadaka siyasetinin bir sonucu olan bayram ikramiyesinin (100 dolardan az bir meblağ) sanki bir lütufmuş gibi sunulması, aslında emekliler ve asgari ücretle çalışanlar başta olmak üzere tüm emekçiler için seçim sonrasının zor geçeceğinin kanıtı niteliğinde.

SİZCE DÖVİZ KURU NE OLUR?

İktidarın ekonomi kurmayları, seçim öncesinde “Nas” ekonomisinden vazgeçip dövizi dengelemek için “Aklın yolu birdir” diyerek faiz artırmayla geçici çözüm üretmeye çalışıyor. Öyle bir hâle geldi ki özel bankalarda çok yüksek meblağ olmasa bile 35 günlük faiz oranı şimdiden %55 civarlarında. Bankalarda ihtiyaç kredisi oranları da uçmuş durumda. Konut kredisi veya araç kredisi almak ise imkansıza yakın. Tam bu noktada aslında seçim öncesinde Mehmet Şimşek ve ekibinin yurtdışından yeterli para bulamamasından dolayı yeni ekonomi paketlerinin dayatılacağı net. Bu paketlerin ekonomik zorluk çeken kesimler için ne anlama geldiğini hepimiz biliyoruz. Serbest piyasada bu yüksek faizlerin geçici bir pansuman olduğu ortada. Bu nedenle yıl sonuna kadar döviz kurunun artacağını tahmin etmek Daron Acemoğlu olmayı gerektirmiyor.

DIŞ POLİTİKA

Oy uğruna, bir yandan Kürt meselesinin seçim sonrası çözüleceği algısı yaratılırken diğer yandan sınır dışı savaş politikalarının gündemde olduğu açıklamaları yapılıyor. Bu duruma coğrafyanın konjonktürel şartları da eklenince güzel günlerin geleceğini hayal etmek, ütopik bir beklentiye girmek anlamına geliyor.

SEÇİM SONRASI HUKUKİ SÜREÇ

Adalet ve hukukun emarelerin azaldığı bugünlerde Sayın Devlet Bahçeli’nin "Anayasa Mahkemesi kapatılmalıdır’’ sözü, aslında seçim sonrası bizleri nelerin beklediğinin fragmanı niteliğinde. Genel seçimlerde seçilmiş vekillerin yasal haklarının gaspının ve demokratik siyasetin imkân verdiği alanları kullanan siyasetçilerin rehin halinin seçim sonrası devam edeceğinin ve bu örneklerin daha da artabileceğinin göstergesidir. Çıkarılan basın yasası sonrası özgür medyanın gelecekte yaşayacağı hukuksal sıkıntıları da unutmamak gerekir.

PEKİ BU KOŞULLARDA SEÇİMDE NE YAPMALAYIZ?

Kendi namıma bu seçimlere dair ilk çağrım özellikle bölgede yaşayan DEM PARTİ ağırlıklı Kürt seçmene olacak. Partimizi onore ederek verdiğiniz değerli oylarınıza iki defa kayyum atandı. Atanan kayyumların nasıl bir yönetim sergilediğini sizler herkesten daha iyi biliyorsunuz. İnatla tekrar partinize vereceğiniz oy, kayyuma vereceğiniz en güçlü cevap ve irade beyanı olacaktır. Böylece hukuksuzca ele geçirilen belediyelerin irade gaspının kabullenilmeyişini görmeleri ve oy veren seçmen üzerindeki etkisini anlamaları açısından çok değerli olacaktır. Bu nedenle irade beyanını bu seçimin özü olarak görüyorum. Bu irade beyanı aslında tüm öteki görülen kesimler içinde cesaret yaratacaktır.

Peki Murad, İstanbul başta olmak üzere batıda ne olacak?” diye sorabilirsiniz. Bu duruma benzer ama daha geniş bir perspektiften bakmak gerektiğine inanıyorum. Kutuplaşan iki siyaset anlayışının dışında kalan partilerin, kazanıp kazanamamalarından öte hem ana muhalefet hem de iktidar karşısında alacakları oyun çok anlamlı olacağını düşünüyorum. Kutuplaştırılan siyaset anlayışıyla gelinen noktada, her iki partinin de çözüm olamayacağı, daha geniş tabanlı bir muhalefet anlayışı var olmadıkça ülkede hakların, inançların, sınıfların ve demokrasiye inanan hiçbir kesimin nefes alamayacağı mesajı verilecek. Bu yüzden bu seçim sadece yerel bir seçim olarak asla görülmemeli.

SEÇİMLERE DAİR SON SÖZ

Ülkenin batısından doğusuna kadar birçok yerdeki Newroz kutlamalarına katılım beni ayrıca mutlu etti. Bu kutlamalar çok değerli bir mesaj olarak görülmeli. Kendi namıma bu seçimlerde oyum, DEM PARTİ Kadıköy İlçe Eş Belediye Başkan adayı Avukat VEYSİ ESKİ’ye, birlikte yıllardır çalışma şansına sahip olduğum eğitim emekçisi NİMET ÇELEBİ hocama ve elbette çok renkli belediye meclis üyelerimize olacak.

İstanbul Büyükşehir de ise oyumu, Hrant Dink cinayeti başta olmak üzere tüm mağdur kesimlerin her daim Meclis sesi olan MERAL DANIŞ BEŞTAŞ’a ve sosyalist solun varoluşunu enternasyonal çizgisiyle siyasi anlayışına katmış yoldaşım MURAT ÇEPNİ’ye vereceğim.

Bu tercihlerimle Hacivat-Karagöz kavgası yapan iktidar ve ana muhalefete karşı 3. Yol siyasetinin seçim sonrasında güçlenmesine katkıda bulunacağım. Peki ya siz?


Murad Mıhçı: Ermeni yazar, siyasetçi, aktivist. 1975’te İstanbul'da doğdu. 2010’da Eşitlik ve Demokrasi Partisi Parti Meclis üyesi oldu. 2014’te İstanbul Halkların Demokratik Partisi İl yönetiminde görev alıp basın sözcüsü görevini yürüttü. 2015 yılında yapılan 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde HDP İstanbul 1. Bölge Vekil adayı oldu. 2016 ve 2017 'de Halkların Demokratik Partisi 2 Kongresi’nde Parti Meclis ve Merkez Yürütme Kurul üyesi görevlerini üstlendi. Halklar İnançlar ve Genişleme Komisyonlarında çalışma yürüttü. Turnusol, Agos Gazetesi (misafir yazar), Demokrat Haber'de yazarlık yaptı. ''Yeniden İnşa Et '' kitap yazarlarından. Şu anda DEM PARTİ Parti Meclis ve MYK üyesi. Göçmen ve Mülteciler Eş Sözcüsü.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murad Mıhçı Arşivi