Crossing'in yönetmeni İstanbul'da… Levan Akın: LGBTİ temalı filmleri izlemeyenlere de ulaşmak istedim

Crossing'in yönetmeni İstanbul'da… Levan Akın: LGBTİ temalı filmleri izlemeyenlere de ulaşmak istedim
Prömiyerini Berlin'de yapan filmi 'Crossing' ile İstanbul Film Festivali'nin konuğu olarak gelen Akın, "İstanbul'a aşk mektubu" diye tanımladığı filmi için "Bir LGBTİ'nin akrabasının gözünden anlatmak istedim, kuşaklar arası bir perspektif kurdum" dedi.

Deniz ÇAKMAK


Açılışını Cannes'da 'Yönetmenlerin 15 Günü' seçkisinde yapan 2019 tarihli 'Ve Sonra Dans Ettik' filmiyle Türkiye'de de geniş bir izleyici kitlesi bulan İsveçli - Gürcü yönetmen Levan Akın, İsveç'te başlayan sinema kariyeri boyunca köklerinin olduğu coğrafyalarla, anlattığı hikayeler üzerinden köprüler kurmaya devam ediyor.

Akın'ın prömiyerini 74. Berlin Film Festivali'nin Panaroma bölümünde yapan yeni filmi 'Crossing' (Geçiş) de sadece Gürcistan sınırından Türkiye'ye geçişten ya da İstanbul'un iki yakası arasındaki geçişten ibaret değil, coğrafi sınırlarla beraber kuşaklar, düşünsel sınırlar ve duygular arasında da bir geçiş.

Crossing'in gösterimi için İstanbul Film Festivali'nin konuğu olarak gelen Avrupa'nın genç kuşak bağımsız yönetmenlerinden Akın'la yeni filmini, kuir sinemayı ve İstanbul ile maziye uzanan bağlarını konuştuk.

adsiz-tasarim-15-copy-9.png

43. İstanbul Fillm Festival'inin konuğu olarak buradasınız. Festivali nasıl buldunuz? Programdaki diğer filmleri izleme şansınız oldu mu?

Madrid’de grip kapmıştım. İstanbul’a cuma günü indim ve doğrudan film gösteriminin yapılacağı Atlas Sineması’na geldim. Zamanım olmadı maalesef ama programdaki filmlerden bazılarını başka yerlerde ya da festivallerde görmüş olabilirim. İstanbul Film Festivali’ni çok seviyorum. Muhteşem bir festival. İnsanlar gerçekten çok iyi.

'TAKSİM'E İLK McDONALDS'IN AÇILDIĞI ZAMANI HATIRLIYORUM ...'

Bildiğimiz kadarıyla İstanbul'a aşık bir yönetmensiniz ve şehir Crossing'de de çok merkezi bir rol oynuyor. Neredeyse başkahraman gibi... İstanbul'la ne zaman tanıştınız? Şehirle bağınızı anlatabilir misiniz?

İlk ne zamandı tam olarak hatırlamıyorum bile. Sanırım bir yaşındaydım. Ben çocukken yaz dönemi gelirdik. Dediğim gibi ilk anı tam olarak hatırlamıyorum ama çok fazla anım var burada. Taksim’e ilk McDonalds’ın açıldığı zamanı hatırlıyorum, o kadar uzun zamandır tanışıyoruz İstanbul’la (Gülüyor). Annemin Sefaköy’de yaşayan akrabaları vardı. Çok vakit geçirdim oralarda.

'SADECE İSTANBUL DEĞİL, KARADENİZ'İN BİRÇOK YERİNDE KALDIM'

Şehrin çeperini de biliyorsunuz yani…

Evet evet, çeperini de biliyorum. Türkiye’de ayrıca Karadeniz tarafında da çok zamanım geçti; Sinop, Ayancık, Fatsa, Samsun, oralarda da bulundum.

whatsapp-gorsel-2024-04-22-saat-11-41-22-8c649f17.jpg Fotoğraf: Türkiz Kardaş

'LGBTİ+' LARIN AİLELERİNİN BÖYLE FİLMLERİ İZLEMESİ GEREKİYOR ...'

Bir önceki filminiz 'Ve Sonra Dans Ettik' de bir kuir sinema örneğiydi fakat daha ziyade Gürcistan'daki normatif erkekliğe odaklanıyordu. 'Crossing' de yine queer temalı bir film, ancak sadece LGBTİ+ topluluğunun tanınma mücadelesi ya da "kendini fark etme", "açılma" temaları hakkında değil, daha çok dayanışma hakkında. Kendi filminizi nasıl tanımlarsınız, bu hikayeyi yazma motivasyonunuz neydi?

Bir önceki filmim ‘Ve Sonra Dans Ettik’in başarısı sayesinde filmlerim sadece LGBTİ+ temalı festivallerin kutusunda değil. Bu hikayeyi de bir kuirin akrabasının gözünden anlatmak istedim. Şöyle düşündüm: Normalde böyle bir filmi izlemeyecek insanlara nasıl ulaşabilirim? Kuirlerin belki de meseleyi tam olarak anlayamayan anneleri, babaları, büyükbabaları, erkek kardeşleri…İşte onların bu filmleri izlemesi gerekiyordu. Temel düşüncem buydu. Bu yüzden bu tür bir kuşaklar arası perspektifi var filmin.

'OYUNCU KADROSUNU KURMAK ÇOK ZORDU, NEREDEYSE İMKANSIZDI'

Trans avukat Evrim karakterini canlandıran Deniz Dumanlı'nın da çok kilit bir rolü var filmde. Onunla nasıl tanıştınız? Bu oyuncuların tamamının bir araya gelmesi, kadronun ayarlanması nasıl oldu?

Deniz’i ilk gördüğümde daha küçük bir rol için seçmelere gelmişti. Profesyonel oyuncu değildi. Fakat inanılmazdı. Bence o bir star.

Oyuncu seçmenin çok zor olduğu bir filmdi. Hatta neredeyse imkansızdı diyebilirim. Çok uzun sürdü. Olabilecek en iyi kombinasyonu tutturmak için üzerinde çalıştığımız birkaç farklı oyuncu kadromuz vardı. Çok çok uzun zaman aldı. Çünkü düşünsenize, üç harika ana karakter bulmanız gerekiyor ve aynı zamanda bu karakterlerin birbirleriyle de iyi bir köprü kurmaları gerekiyor; sonra bir de etraflarındaki daha küçük rolleri olan karakterleri de bulmamız gerekti derken epey zor bir süreçti.

Deniz Dumanlı, filmdeki gibi 'Pembe Hayat' gönüllüsü mü gerçekten?

Hayır değil.

mv5bndjhzty2ztetzguwzi00ota5lweymtqtywqzyzczngy4n2ezxkeyxkfqcgdeqxvynduxndcwnzg-v1.jpg

'HER ŞEY ÇOK İKİYÜZLÜ ... BERLİNALE'DEKİ YÖNETMENLERİN HEDEF ALINMASI REZALETTİ'

'Crossing' prömiyerini 74. Berlin Film Festivali'nde (Berlinale) yaptı. Berlinale de, Avrupa'nın diğer film festivalleri içinde muhalif ve yenilikçi kimliğiyle biliniyor. Fakat bu sene biraz tartışmalı geçti. İstanbul Film Festivali seçkisinde de yer alan "No Other Land" (Gidecek Yer Yok) belgeselinin yönetmenleri, festivaldeki ödül konuşması nedeniyle İsrail tarafından hedef gösterildiler ve Berlinale'nin düzenlendiği Almanya da Filistin'e destek veren sesleri bastırmakla anılır oldu. Bu yaklaşımın Avrupa kıtasında giderek yaygınlaşması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Evet. Bu biraz zor, büyük ve yanıtı çok katmanlı bir soru. Bana sorarsanız rezalet. Utanç verici bir durumdu ve bu durum Rusya'nın söylemini de besliyor. Her şey çok ikiyüzlü. Bir taraftan Ukrayna’nın mücadelesini meşru görürken diğer yanda bu konuda böyle bir tavır var…

1249493.webp

Bir yandan da bu tür çatışmalardan ve meselelerden sinemacılar hep doğrudan etkileniyor...

Dediğim gibi büyük bir soru bu. Çok farklı katmanları olan bir konu ama bu haliyle çok korkunç ve üzücü bir durum var tabii.

'TÜRKÇE MÜZİĞİ ÇOK SEVİYORUM'

Son sorum filmin müzikleri hakkında. Crossing için Selda Bağcan'dan Sezen Aksu'ya varana kadar birçok popüler müzisyenin şarkılarından oluşan bir Spotify çalma listesi hazırladınız. Türkçe müzikle nasıl tanıştınız?

Her yaz dinlerdim. Çok seviyorum Türkçe müziği. Kız kardeşim de Türkçe müzik dinlemeye kitlendi. Bana şarkılar gönderiyor “bunu beğenirsin, bu daha güzel vs.” diye. Film müziklerinin süpervizörlüğünü de Özge Koç yaptı. O da çok güzel önerilerle geldi. Çok doğal gelişti süreç.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar