Yolun felsefesi

Yolun felsefesi
Yol bitimsiz bir umut taşır bağrında, yıkılır evin bin belayla, üç kuruşa minnetlik yetmezmiş gibi karaya çalan avuçlarına, gömme çaresizliği yüklenir bir de kimini kimseni bir selaya...

Bekir DEMİR


Özgürlük yürüyüşçülerine…

ı
yol

yol bitimsiz bir umut taşır bağrında. yıkılır evin bin belayla. üç kuruşa minnetlik yetmezmiş gibi karaya çalan avuçlarına, gömme çaresizliği yüklenir bir de kimini kimseni bir selaya. varacak bir kapı aramaktan söndüğünde gözlerinin feri, yol tek vuslatın olur, şavk oluverir gözlerine, karanlığa nur; yol, yoldaşın olur.

ıı
yoldaş

giden sen değilsin oysa yoldur. her adımında seni sana getirendir o. sırtına ölü evladı yüklenen babanın, sabahın ayazına on üçünde işe koşulan bebenin ağırlığı yetmez gibi, yük olur bedenin önceleri baldırlarına. inadının takatini alt ettiği bir sapakta, eriyiverir artık tabanların ve bir küşad olur toprağa. dişi bir örümceğin zafer dansına dönüşür adımların, omurgan bir kurtuluş çağrısına tüm devrim şehitlerinin. o zaman görürsün ilk seferinde körlüğünü, o zaman birleşir adımların kimsesizlik toprağının kardeşliğinde; yoldaş, yolun olur.

ııı
toprak

baştan değil, eriyen kızıl tabanlarından doğarsın yeniden. doğan sen değilsindir şimdi, doğadır yoldaşlığın bedeninde. üflenen sur olur gibi adımlarımızın ıslıkları, başverdirtir çimenlere avuçlarımızdan. başına yıkıldığında avluna astığın ellerini, umudun rahmi olarak yeniden ekersin. ellerin işledikçe toprağı ve toprak seni; toprak yoldaşın olur.

ıv
türkü

önceleri vicdan sandığın sessiz bir ıslıktır sadece henüz karnında. nasıl doğacaktı ki zaten hiç susamamış dudaklarından o türkü? sesten umudunu kesen kulaklarının çınlaması gittiğinde, korkma, sessizliğin türküsü dökülecek dudaklarından. yalnız yoldaşlığın değil, avuçlarında yeşeren doğanın da türküsüdür o. öyle ki, türkü, evin olur.

Öne Çıkanlar