Neoliberalizmin gölgesinde eleştirel pedagoji

Neoliberalizmin gölgesinde eleştirel pedagoji
Eleştirel pedagojiler, eğitimdeki öğretmen-öğrenci hiyerarşisini yıkmayı hedefler. Bu yaklaşımın temelinde, anti-kapitalist ve sosyalist bir perspektif yatar. Aynı zamanda, özgürlükçü ve alternatif eğitim modelleri geliştirmeyi amaçlar.

Türkiye’deki eğitim sistemi, sürekli değişen uygulamalar ve yeni düzenlemelerle eleştiri oklarının hedefi olmaya devam etmektedir. Özgür bir eğitim sistemini hayal eden eğitimciler, öğretmenler ve yöneticiler, mevcut eğitim sistemine yönelik alternatif ve özgürlükçü eğitim modellerini geliştirmenin önündeki pek çok engelle karşı karşıya. Bu alternatif eğitim modellerinin temeli ise eleştirel pedagojiye dayanmaktadır. Eleştirel pedagoji, ülkemizde oldukça yeni bir olgu olarak karşımıza çıkıyor ve bu eğitim anlayışı ile neoliberalizm arasında karmaşık bir ilişki bulunuyor.

ELEŞTİREL PEDAGOJİ: ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ HİYERARŞİSİNİ YIKMAK

Eleştirel pedagoglar, eğitimdeki öğretmen-öğrenci hiyerarşisini yıkmayı hedefler. Bu yaklaşımın temelinde, anti-kapitalist ve sosyalist bir perspektif yatar. Aynı zamanda, özgürlükçü ve alternatif eğitim modelleri geliştirmeyi amaçlar. Bu süreçte öğrenciler, öğretmenler ve akademisyenler arasında görüşlerin, fikirlerin, önerilerin ve en önemlisi ortak çalışmaların teşvik edilmesi amaçlanır. Eğitim ile cinsiyet, ırk, sınıf, etnik kimlik, dil gibi gerçekliklerin iç içe olduğunu kabul ederler ve halkın yararına bir eğitim pedagojisi geliştirmeyi amaçlarlar.

Eleştirel pedagoji, eğitim alanını yeniden tanımlar ve radikal bir kopuşun gerekliliğine işaret eder. Neoliberalizmin ideolojik, siyasal ve ekonomik saldırılarına maruz kalan az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için bu kopuşun önemini vurgulamak gerekmektedir. Eğitim hizmetinin örgütleniş mantığındaki değişiklikler, güncel toplumsal tartışmaları da etkiler ve toplumsal alana yansır.

NEOLİBERALİZM VE EĞİTİM

Neoliberalizm, eğitimi piyasa mekanizmasının bir parçası olarak görür. Eğitimi ticari meta olarak pazarlanabilir bir hizmet olarak ele alır. Neoliberalizmde, eğitim sektörü özelleştirilmeli ve eğitim hakkı tüm yurttaşlar için erişilebilir olmaktan çıkarılmalıdır. Bu dönüşüm, sadece eğitim hakkını değil aynı zamanda sivil ve politik yurttaşlık haklarının kullanımını da engeller.

Eğitim bireylerin istenen ve beklenen davranışları oluşturma süreci olarak tanımlanabilir. Bu, tarih boyunca toplumların istenen birey modeline uygun olarak eğitim içeriğini, yöntemlerini ve tekniklerini belirlediği anlamına gelir. Türkiye için de durum benzerdir. İktidar, eğitim politikalarındaki değişiklikler ve düzenlemelerle aslında toplumdan beklediği birey modeline uygun olarak hareket eder. Bu durum herhangi bir iktidar için de geçerlidir.

ELEŞTİREL PEDAGOJİ VE NEOLİBERALİZMİN KARŞI KARŞIYA GELMESİ

Eleştirel pedagoji ile neoliberalizm arasında temelde bir bağlantı bulunmaktadır, çünkü eleştirel pedagoji, neoliberalizmi bir baskı aracı olarak tanımlar. Henry Giroux, neoliberalizmin, kapitalizm ile liberal değerlerin evliliğine dayanan bir mantık olduğunu söyler. Değerlerin ve eşitsizliğin piyasa değerlerine dayandığı bu birliktelik, eğitimde öğrencileri “tüketen ve pazarlanabilir öznelere” dönüştürür. Neoliberalizm, aynı zamanda yaratıcılığın, hayal gücünün ve eğitimin kendisinin yerine piyasa yönlendirmeli reformların, standartlaşmanın ve araçsal akılcılığın öne çıktığı bir anlayışı temsil eder. Bu nedenle eleştirel pedagojilerin amacı, insanlık dışı olarak görülen neoliberal mantıkları eleştirmek ve eğitimi vicdanlı, eleştirel bilince sahip bireyler yaratmaya yönlendirmektir.

Eleştirel pedagoglar, öğrencilerin kendi gerçekliklerinin adının konmasına, farklı geleceklerin hayal edilmesine ve özgürleşme, insanileşme, esneklik ve kendini gerçekleştirme olanaklarına aktif olarak katılacak araştırmacı failler oldukları görüşünü benimserler. Bu fikirler büyük ölçüde Paulo Freire’nin görüşlerine dayanır.

Freire’e göre eğitim, baskı rejimine hizmet edebilir ve aynı zamanda özgürlüğe yol açabilir. Ancak eğitim, sadece özgürlüğü hedefleyen bir amacın parçasıdır. Bu amaç, kişinin insanlığını önemseme kaygısının ötesinde yatar, çünkü güçlü küresel ve yerel baskı sistemlerinin insanlığı tehdit ettiği bir dünyada, insanlığı önemseme kaygısı vardır. Eğitim, düşünmeyi engellememeli, sadece ezenlerin çıkarlarını ve baskıcı sistemlerini destekleyen bilgiler sunulmamalı. Tam olarak bu noktada karşımıza çıkan gerçek ise şudur: Şu an ki mevcut eğitim sistemlerinin ve eğitimdeki bilgilerin ezenlerin çıkarlarına hizmet ettiği.

ELEŞTİREL PEDAGOJİ VE ALTERNATİF EĞİTİMİN MÜMKÜNLÜĞÜ

Eleştirel pedagoji akımının Türkiye’deki çocuklarla buluşması zor gibi görünse de, bu coğrafyada özgürlükçü alternatif eğitim modellerinin uygulanamayacağını söylemek iddialı bir ifade olurdu. Ancak, dünya genelinde neoliberalizmin ve kapitalizmin etkisinden bağımsız bir şekilde bu tür modelleri çocuklarla buluşturmak zorlu bir süreçtir. Eleştirel pedagojiyi benimseyen öğretmenler, eğitimciler ve bu eğitim felsefesini benimsemiş okullar, neoliberalizmin ve devletin dayattığı uygulamalara karşı koymada zorluklarla karşılaşır. Ancak, eleştirel pedagoji, eğitimdeki dönüşüme karşı bir direnç noktası olarak önemli bir rol oynamaya devam eder.

Türkiye’de eleştirel pedagoji ve alternatif eğitim modellerinin başarılı bir şekilde uygulanabilirliği yok denecek azdır. Eleştirel pedagojiyi teorik anlamda sindirmiş eğitimciler ya da okul kurucuları var olsa da pratikte yeterli karşılık sağlanamamıştır.

Pratikteki sıkıntıların birçok sebebi vardır. Bunlardan ilki Türkiye’deki eğitim sisteminin yarattığı sorunlar, okulların öyle ya da böyle bir şekilde kar amacı gütmek zorunda kalması, sistemin dışına çıkıp kapitalist ve neoliberal politikalardan soyutlanamaması vb. Var olan neoliberal politikaların dışına çıkılamaması durumunda ise bu tür eğitim modellerinin pratikte karşımıza garip şekillerde çıkmaktadır. Örneğin; alternatif eğitim modelini benimsemiş ve eleştirel pedagojiyi gözetmiş okulların da sadece göstermelik olduğunu ve piyasa okullarından farkı olmadığını görebiliyoruz. Bunun bu şekilde olmaması için kökten bir değişimin, dönüşümün olması gereklidir.

Diğer bir yandan ise her şeye rağmen öğrencilerin daha eleştirel düşünmelerini teşvik eden ve özgürleşmelerini destekleyen eğitim yöntemlerini geliştirmek için daha çok çaba harcamalıdır. Bu, Türkiye’deki eğitim sisteminin mevcut zorluklarına karşı bir çözüm olabilir ve gelecek nesillerin daha bilinçli ve özgür bireyler olarak yetişmelerine katkı sağlayabilir.


Melike Sargın; Felsefe grubu öğretmeni ve yaratıcı drama eğitmenidir. Uzun yıllardır okul öncesi ve ilkokul yaş gruplarıyla çocuklar için felsefe (p4c) ve yaratıcı drama çalışmaları yürütmektedir. Aynı zamanda eğitimcilere yönelik Çocuklar, topluluklar ve şirketler için felsefe eğitmen eğitmenliği yapmaktadır. Alternatif eğitim modelleri, pedagoji, eğitim ve siyaset alanında yazılar kaleme almaktadır.

Öne Çıkanlar