Laikmetreniz var mı?

Laikmetreniz var mı?
Otokratik rejimin merkezinde Diyanet bulunuyor. Milli Eğitim’de il ve ilçe müdürlükleriyle yapılan protokollerle laikliğe aykırı uygulamalar hayata geçiriliyor. Elimde laikmetre yok, laikliğin ne kadar kaldığını ölçemiyorum ama eğitime bakmanız yeterli.

Ali BİLGE


Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen otokratik rejimin merkezinde, Diyanet İşleri Başkanlığı bulunuyor. DİB ’in organizasyon ve kararlarıyla çok sayıda laikliğe aykırı uygulama hayata geçiriliyor. Anti laik uygulamaların çoğu yapılan protokollerle gerçekleşiyor. İlçe müftülükleri ile, ilçe milli eğitim müdürlüğü arasında yapılan protokoller bile var, bu protokollerin tümüme ulaşamıyoruz. En yoğun protokol uygulaması Milli Eğitim birimleriyle yapıldığı görülüyor. Laikliğin, ‘eğitimin din kurumları içinden çıkarılmasıyla’ başladığını unutmayalım.

Bakanlıklar ve devlet kurumları ile DİB arasında cereyan eden anti laik ilişkilerden sadece son 10 günde gözüme çarpanları yazdım.

1-ÇALIŞMA VE DERS SAATLERİ HUTBESİ: Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 4 Ağustos 2023 tarihli cuma hutbesinde; “Çalışanlarımızın ve öğrenci kardeşlerimizin en önemli farz ibadetlerinden birisi olan Cuma namazını eda edebilmelerine yardımcı olalım. İş yerlerimizdeki mesai saatlerini, okullarımızdaki ders programlarını Cuma namazının vaktine göre düzenleyelim” çağrısı yaptı.

2-YİNE CEMAATLE PROTOKOL: “Devlet korumasındaki çocukları hiçbir kamu görevlisinin refakati olmaksızın yaz kampına alan Nur Cemaatine yakın Mutlu Yuva Derneği’nin, bakanlıkla yaptığı protokol ortaya çıktı. Protokole göre dernek uzun süredir çocukları kıskaca almış durumda.”

Yıllardır devlet kurumlarıyla Diyanet İşleri Başkanlığı arasında sayısını tespit edemediğim protokollerden bahsediyorum. Bilhassa, Milli Eğitimde İl ve İlçe düzeyinde de yapılan protokoller olduğu bilinmiyor.

KOBANE DAVASI: 1 Ağustos’ta yeniden başlayan ve bir hafta sürecek olan davaya bu defa Diyanet İşleri Başkanlığı katılma isteğinde bulundu. Aslında bu davaya katılma isteğinden çok savcının mütalaasına katılma ve HDP’lilerin cezalandırılması fetvasıdır. Saray ne istiyorsa Diyanet ona göre fetva yazıyor.

Mahkemeye sunulan dilekçede sadece sorumluluğu Diyanet’e ait olan ibadet yerlerinin şiddet eylemlerinden zarar gördüğünden söz ediliyor. Ancak hangi cami veya mescidin, hangi tarihte ve nasıl zarar gördüğüne dair bilgi yok, belgesiz iddia var.

Diyanet protokolleri çok önemli bir konu, çok defa dile getirdim. Ama yetmez ki; medyanın, entelektüellerin, aydınların, düşün insanlarının ve siyasi partilerin gündemine ciddi bir şekilde girmesi gerekiyor. DİB ile yapılan, açık saklı, yazılı sözlü, ne kadar protokol olduğunu ortaya koymak durumundayız.

Ülkeyi kuranların belirlediği laikliği, otoriter ve yanlış bulabilirsiniz. ‘Türkiye tipi laikliği‘ tartışabiliriz. Ancak meseleye böyle bakanlar, vahim gidişatla yüzleşmiyorlar, anti laik işlerle hiç ilgilenmiyorlar. Yakında iş işten geçmiş olacak, beğenmediğiniz laikliği arayacak duruma düşebilirsiniz. Kıyılan, kesilen ormanlar gibi kıyılan genç beyinlerle karşı karşıya olduğumuzu fark etmeliyiz.

Hep söylüyorum; elimde laikmetre yok, laikliğin ne kadar kaldığını ölçemiyorum ama sadece eğitime bakmanız yeterli. Anayasa’da yazan ‘TC laiktir’ cümlesine bakmayın, bu ülke gittikçe laikliğini kaybeden bir ülke. İkinci defa, 5 yıllık iktidarı garantileyen otokratik iktidar, laik alanların daralmasına devam etmektedir. Cumhuriyetin 100. yılında azalan bir laiklikle karşı karşıyayız.


Ali Bilge: İktisatçı -Gazeteci

Öne Çıkanlar