Erdoğan'ın en zayıf iktidarı

Erdoğan'ın en zayıf iktidarı
Bu seçimin kazananı “partileşen devlet. 'Partileşen devlet' homojen bir yapı değil, bir çeşit 'yapılar koalisyonu.' Bu nedenle AKP ve Erdoğan en güçsüz dönemini yaşayacak, etkisi daha da azalacak. Erdoğan bir vitrin, bir fatura adresinden ibarettir artık.

Ali Fırat ÇELEBİ


Seçim bitti, sonuçları üzerine detaylı değerlendirmeler, analizler yapılacaktır muhakkak. Burada ise sıcağı sıcağına bazı küçük notlara yer verilecek. İşte o notlar:

1- İlk önce çocuğun adını koyalım. Bu seçimi Erdoğan-Bahçeli ikilisi kazanmadı. Cumhur İttifakı da kazanmadı. Kazanan “devlet partisi” de değil. Bu seçimin şimdilik kazananı “partileşen devlet.” Devlet partisi ile partileşen devlet arasında ne fark var? Devlet partisi, “iktidar biziz, devlette biziz" düşüncesiyle bürokraside örgütlenen, kurumları istediği gibi kullanma durumudur. Partileşen devlet ise bizatihi devletin kendisidir. Buradaki haliyle homojen bir yapıdan değil, yapılardan söz ediyoruz. Belki bir ‘devlet koalisyonu’ndan. MHP’yi yıllardır koltuk değneğine döndüren, Hüda-Par’la Sinan Ogan’ı bir araya getiren bu “ortak devlet aklıdır.” İsterseniz buna Ergenekon da diyebilirsiniz. Bir holding gibi düşünürseniz, faaliyette olan değişik “şirketlerin” marka ismidir Ergenekon.

2- Çoğu zaman bir araya gelemeyecek bu yapıları bir araya getiren temel korku ise HDP’nin etki edebileceği göreli demokratikleşme oldu. Bu kesimleri birleştiren çimento oldu HDP ve Kürtler. HDP ile demokratik bir açılım müesses nizamı korkuttu ve her türlü yol ve ittifak mübah oldu. Bir yandan AKP etrafında değişik yapılar bir araya getirilerek devlet cephesi 'tahkim' edilirken; diğer yandan da olası bir ihtimale karşı Kılıçdaroğlu kuşatıldı. Ne olursa olsun, denklemde HDP olmamalıydı ve tüm hesaplar buna göre yapıldı.

3- Seçimi kazanan Erdoğan, en güçsüz dönemini yaşayacak, AKP’nin ve Erdoğan’ın etkisi bu süreçte daha da azalacak. Erdoğan bir fatura adresi olarak iş görecek. Fatura adresi işin asıl görüldüğü yer olmaz çoğu zaman, işler başka yerde yürür ama müşteriler şikayetlerini, alacaklılar tahsil edemedikleri alacakları için yasal başvurularını bu adres üzerinden yapmak durumundadırlar. Yani bir nevi vitrindir fatura adresi. Erdoğan da bir ‘fatura adresi’nden ibarettir artık. Buradan hareketle kabinede çok farklı isimler görürsek şaşmamak lazım. Muhalefetteki ulusalcı güçlerinde onaylayacağı sürpriz isimler görev alabilir kabinede

4- Seçimden kısa süre önce Hablemitoğlu cinayetinin kapatılması ve seçimden bir gün önce Mehmet Ağar ve Korkut Eken, İbrahim Şahin ekibinin davasının beraatle sonuçlanması basit bir tesadüf olmasa gerek. Kararın arkasında, iktidar değişirse “Ne olur, ne olmaz?” korkusu kadar, koalisyon içi jest de yatmakta.

5- Hizbullah, 1979'da Diyarbakır-Batman merkezli kuruldu. 1991'den 1994 yılına kadar ‘derin devletin’ kontrolünde bölgede çok sayıda faili meçhul cinayete imza attılar. Domuz bağı yöntemi onlarla özdeşti. Konca Kuriş, Gaffar Okkan ve gazeteci Halit Güngen başta olmak üzere birçok kanlı eylem yaptılar. 1991’de Hizbullah’ı kullanan ‘devlet aklı’ yıllar sonra yine farklı şekilde aynı noktaya geldi. Şaşırtıcı değil mi? Kim veya kimler bu ‘devlet aklı?’. Hüda-Par’ı Erdoğan’a kim önerdiyse onlar! Hüda-Par’ın şimdiki görevi ise yine devletin tüm imkanlarını kullanarak (iş bulmadan, ekonomik yardıma, bürokrasiye adam yerleştirmeye kadar) seküler Kürt hareketinin taban gücünü kırmak.

6- İktidarın seçimi kazanmasının birçok nedeni var ama önemli etkenlerden biri tabir i caizse sosyal mobilizasyon kabiliyeti ve bunun üzerinden gerçekleştirilen yardımlar. Vakıflar, belediyeler, sivil kuruluşlar, tarikatlar aracılığıyla Anadolu’da ve büyük şehirlerdeki gettolarda ciddi bir nüfusa dokunabilmekteler. Yağmalanan büyük pastanın kırıntılarıdır buralara ulaşan, lakin bazen oğlunu işe sokma, bazen bir erzak, bir yurt temini, bazen de nakdi ve benzeri yardımlar buralardaki seçmen için göreli bir konfor yaratıyor. Özellikle taşra ekonomik krizde kentler kadar kırılgan değil. Kapalı yapılar içerisinde bu “rüşvet, sadaka mekanizması” fazlasıyla işe yarıyor ve seçmenin AKP’den kopmasını engelliyor. Yani seçmen referandum görünümlü bu seçimde, başkanlık rejimine evet’ demedi. Çıkar ilişkisinin devamını onayladı. Kendini korumak güdüsüyle pozisyonunu değiştirmedi.

7- Bu seçim sonuçları gösterdik taşra-kentleri esir aldı. Ekonomik krizi daha çabuk ve derinden hisseden, daha seküler kentlilerin gücü; devletle birlikte hareket eden daha kapalı, daha küçük ekonomiye sahip, rüşvetten minikte olsa pay aldığı oranda onaylayan milliyetçi, muhafazakar, dindar kesime yetmedi.

8- Ve bu seçimler gösterdi ki eğer bu ülkede demokratik bir cumhuriyet kurulacaksa, buna Kürt hareketi, solcular ve CHP’nin milliyetçilikten etkilenmemiş demokrat kesimleri öncülük edecek. Umarız, bu gerçeği CHP’nin önemli bir kesimi de anlar.

Öne Çıkanlar