Dini özgürleştirmek dinden özgürleşmek midir?

Dini özgürleştirmek dinden özgürleşmek midir?
Bugün bir toplumsal model sunacak her politik ufkun başlangıçta din yaratacağı zorunluluğu ile siyasal hakimiyetin dinden de kurtuluş/kaldıraç olabileceği fikri (hatta imgesi; Paris Komünü) arasındaki mesafe başlıktaki soruyu ortaya çıkarmaktadır.

Doğan MUAZ


*Devlet, toplumsal yapı ile dinsel olanın özü arasındaki gerilim döneminde sahne alır. Tanrıları kesin bir biçimde tarihin içine katan politik hakimiyet, bizleri dinden çıkaracak görünmez kaldıraç olduğunu kanıtlayacaktır. Marcel Gauchet
**Hep aynı olanın kapalılığı mutlak kudretin ikamesine dönüşür.
Aydınlanmanın Diyalektiği

Şu imgeyi takip etmeye çalışacağım; dindarı değil dini özgürleştirmek dinin, tıpkı bir çocuğun elinden kaçan ve bundan hiçbir kazanç sağlayamayacağı apaçık olan balon gibi toplumu terk ettiği izlenebilir, takip edilebilir bir şey midir? Bu nahif, cılız imge burada yapılacak soruşturmayı en azından serimlemeye yardım edecek.

5 Şubat 2023 tarihli Hdp/Demokratik Cumhuriyet Konferansı’nda Ayhan Yalçınkaya, sonradan Artı Gerçek’te bir dizi olarak yayınlanan konuşmasında/konuşmasının sonuç bölümlerinde başlıktaki ifadeye işaret etmektedir, fakat sadece ilk kısmına; “dindarı değil dini özgürleştirmek gerekir.” Başlığın geri kalanı bu soruşturmanın konusudur.

Konuşmanın genel çerçevesini din ve devlet ya da kutsal ve siyasal hakimiyet oluşturuyor. Ayhan Hoca, din ve devletin birbirine eklemlenişinin ve böylece etkilenme biçimlerinin, bunların toplum-din ve devlet şeklinde ilişkilenmesinin uygarlık tarihi içindeki durumuna, aynı zamanda bu örgütlenmeden kaynaklanan bozucu bir süreklilik unsurunun varlığına işaret ediyor.

Konuşmada siyaset kuramı ya da siyaset felsefesi içinden (J. Bodin, Machiavelli, Hobbes, Rousseau, Marx yok) birçok isim çok önemli meseleleri açmakla beraber en belirgin referans/motif/eğilim Marcel Gauchet’dir (“Anlam Borcu ve devletin kökenleri. İlkellerde din ve siyaset”1). Gauchet’nin çalışması esasında sosyal, kültürel bir antropolojik soruşturmadır.

Burada antropoloji (Ayhan Hoca’nın “siyasal antropoloji” dersleri vermiş olmasının yanı sıra) Adorno’nun tanımladığı gibi insanların kimyasal yapısının ilmidir.2 ‘Sosyal’ ve ‘kültürel’ doğru ifadelerdir. Çünkü “sosyalleşme/toplum haline gelme” Gauchet’nin çalışmasının postülatı gibidir, kültürel olan da bu ilk anlarda “tin” olarak bulunandır.

İlkin, burada "tin" Aydınlanma’nın Diyalektiği’nden bir alıntıyla iyice anlatılabilir: “faşistin ve Yahudi’nin göz göze geldiği ilk anda ‘tin’ yoktur.” Gauchet’de tin biraz sonra politik hakimiyet olarak ifade bulacaktır. Onun için tin, “karşıdan bakma”dır ve bu da din dışının hazırlayıcısıdır.

İkincisi, Gauchet’nin sosyalleşme dediğinin ve bunun kuruluşunun bir dış kutsal daha tam ifadeyle dışsallaştırılmış kutsal, kurucu öteki unsuru -yani artık ya sadece kutsal ya da din- toplumun kendisiyle kökeni arasında bir uzam yaratır. Burada bütün bir uygarlık tarihi, Benjamin’nin “top şimşek” dediği bir imge gibi kutsallık ve siyasal hakimiyet içinde ve dolayısıyla işaret edilen uzamda sürüp gitmekte gibi görünmektedir.

Bu uzam şimdiye kadar savaş ve yıkımın alanı olması gibi özgürlüğe de hizmet edebilir. Gauchet’ye göre “toplumsal uzama (sosyalleşmeyi mümkün kılan) nakledilen ilahi ötekilik ve insani bağların yapısının içine dahil edilen insan-olmayan öğe (kutsal, dış kutsal ya da kurucu öteki) kurucu kuvvetin görülebilir ve erişilebilir kılınmasını sağlar.1 Yine yazara göre totaliterlik (modern devletin -dinin mirasçısı-meşru çocuğu) bile “ (…) insanlar arasındaki ayrımın gerçek köklerine karşıdan bakma zorunluluğunu ortadan kaldıran olguyu düşünmeyi sürdürme olanağı sağlamıştır.”2

Gauchet’in çalışmasında ayırt edici olan unsur iktidarı yeniden düşünmeye çağırmasıdır; iktidar ilişkisini yok sayma arzusunda değil, bu ilişkinin ilkesine hakim olma arzusuna, efendiliğin efendisi olma arzusuna yönelik çağrıdır.3 İktidar ilgisi (politik hakimiyet) ve dinden kurtuluş Gauchet’nin -Ayhan Hoca’dan ayrı olarak- açık ilgileridir.

Ayhan Hoca’nın konuşma ve yazı dizisine yönelik diğer -bir katkı olmasını da umduğumuz- konu ise şudur; Horkheimer ve Adorno Aydınlanmanın Diyalektiği’nin -muhtemelen en az okunan ama kesinlikle en az tartışılan- “Anti-Semitizmin Öğeleri” kısmında faşistlerin Yahudi imgesindeki dört unsuru teşhis ediyorlar; erksiz mutluluk, emeksiz ücret, sınırsız yurt ve mitossuz din…Mitossuz din, Gauchet’nin hem yıkıma hem de özgürlüğe yönelik analizlerindeki yıkım yaratan egemenlik tartışmasına şöyle katılır; yenilmiş olanın imgesi olarak Yahudi imgesinin sayılan unsurları mevcut egemenlik (Gauchet’in kurtuluş ya da özgürlük perspektifinden ‘siyasal hakimiyet’) tarafından men edilir (yanlış yansıtma4), çünkü egemenlik altındakiler gizliden gizliye bunların özlemini çekerler.

Yine Horkheimer ve Adorno’ya göre “egemenlik ancak hükmedilenler, özlemini çektikleri şeyleri nefret ettiklerine dönüştürdükleri sürece varlığını koruyabilir5”. Burası Aydınlanmanın Diyalektiği ve Ayhan Hoca’nın bir anlığına yakınlaştıkları noktadır. Dindarı değil dini özgürleştirmek mitossuz bir din çağırmak mıdır?

Yazının, girişteki imgeyi biraz açık kılmış olması murad edilir. Sonuç olarak, tartışmaya bir katkısının olacağını düşündüğümüz ‘mitossuz din’e rağmen Gauchet ve Aydınlanmanın Diyalektiği için (bir süreksizlik aramaktan doğru) dini özgürleştirmek dinden de özgürleşme imkanı gibidir.

Ayhan hoca din ve devlet ilişkisinde bu türden bir süreksizlik unsuru arar gibi değildir. Bugün bir toplumsal model sunacak her politik ufkun başlangıçta din yaratacağı zorunluluğu ile siyasal hakimiyetin dinden de kurtuluş/kaldıraç olabileceği fikri (hatta imgesi; Paris Komünü) arasındaki mesafe başlıktaki soruyu ortaya çıkarmaktadır.

Notlar:

1 Cemal Bali Akal (Der.), Devlet Kuramı, 4. Baskı, Ankara, Dost Kitabevi Yayınları, 2013, s.33.

2 Theodor. W. Adorno, Negatif Diyalektik, 1. Basım, İstanbul, Metis Yayınları, 2016, s, 313.

3 Buna “karşıdan bakmak” diyecek yazar. Bknz: Cemal Bali Akal, a.g.e, s. 65

4 Cemal Bali Akal, a.g.e, s. 65.

5 Neredeyse Benjamin’in “doğa ve tarihin birlikte egemenliği” dediği. Bknz: Gıorgıo Agamben, Açıklık, 4. Baskı, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 2018, s. 83.

6 Theodor W. Adorno, Max Horkheimer, Aydınlanmanın Diyalektiği, 1. Baskı, İstanbul, Kabalcı Yayınları, 2014, s. 246.

7 Theodor W. Adorno, Max Horkheimer, a.g.e, s. 262.

Kaynaklar

Agamben, Gıorgıo. Açıklık. (Çev. Meryem Mine Çilingiroğlu). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Adorno, Theodor W. Negatif Diyalektik. (Çev. Şeyde Öztürk). İstanbul: Metis Yayınları.

Adorno, Theodor W., Max Horkheimer. (2014). Aydınlanmanın Diyalektiği, (Çev. Nihat Ülner- Elif Öztarhan Karadoğan). İstanbul: Kabalcı Yayınları.

Akal, Cemal Bali (Der). (2013). Devlet Kuramı. Ankara: Dost Kitabevi Yayınları.
Gauchet, Marcel. “Kutsalın Dönüştürücü Faili Olarak Devlet”. Ayrıntı Dergi, Sayı:31.

https://artigercek.com/forum/devletin-dini-dinin-devleti-1-240878h
https://artigercek.com/forum/devlet-din-icin-yaratilmamis-din-devlet-icin-yaratilmistir

https://artigercek.com/forum/yeni-bir-toplum-yeni-bir-din-241141h

Öne Çıkanlar